18 Mayıs 2012 Cuma

TÜRKİYEDEKİ GÖLLER

                                       
        

  GÖL NEDİR

GÖL, karalar üzerindeki çanaklarda biriken, Okyanuslarla bağlantısı olmayan durgun su birikintilerine denir.Göllerin büyüklükleri,derinlikleri ve kimyasal özellikleri farklıdır. Yeryüzündeki bütün Göllerin alanı yaklaşık 2.5 milyon km²dir. Bu alan karalar yüzölçümünün %1.8dir. Dünya üzerinde en geniş Göl Hazar Gölü olup,en derin göl ise Baykal Gölü’dür. Deniz seviyesinden en aşağıda bulunan göl;Lût, en yüksekte bulunan göl ise Titicaca Gölü’dür.
Göllerin oluşumu,beslenme şartları ve sularının kimyasal yapıları değişik coğrafi faktörlere bağlıdır. Göllerin su Sıcaklığı ve tuzluluk oranları genellikle enleme bağlanabilir. Çoğunlukla Ekvator’dan kutuplara doğru gidildikçe göl sularının tuzluluğu ve sıcaklılığı azalma göstermektedir.

Ülkemizde oluşumlarına göre göller 

A- Çanak Gölleri
 
* Tektonik Göller
 Bu göller faylar boyunca çökmüş çukurları kaplayan göllerdir. Güney Marmara gölleri (ıznik, Ulubat, Kuş (Manyas), Sapanca), Göller yöresindeki göller (Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Acıgöl, Kovada, Suğla, Akşehir, Ilgın, Eber) ve Simav, Seyfe, Yay, Hazar ve Tuz gölleridir. Türkiye'nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü yazın su çekildiği zaman çevresinde 20 - 30 cm kalınlıkta tuzlar oluşur. Yaz mevsiminde bu gölümüzden tuz elde edilmektedir.

* Karstik Göller
Kalker arazide suların eritmesi sonucu oluşan çanaklara daha sonra suların dolmasıyla oluşan göllere KARSTİK GÖLLER denir. Deliklerden suların tabana kaçması sonucu bu göllerin yüzeyi zaman zaman değişebilmektedir. Göller Yöresi'ndeki Kestel, Salda ve Suğla gölleri böyledir. Yine Göller Yöresindeki Eğirdir, Beyşehir, Burdur ve Kovada Göllerinin oluşumunda ise karstlaşmanın yanında tektonik olaylar da etkili olmuştur. Kalkerli arazi üzerinden akan sular kalkeri eriterek yerin alt kısımından hareket eder. SUÇIKAN ve SUBATANLARIN oluşumuna neden olur. Karstik göllerin ayaklan vardır. Karstik gölere özellikle kalkerli (kireçtaşı) yapının yaygın olduğu Akdeniz Bölgemizin, Batı Toroslar ve Göller yöresinde raslanır.

* Buzul Gölleri
IV. zamanda meydana gelen buzullaşma sırasında ülemizdeki yüksek dağlar üzerinde oluşan buzul çanaklarda sular birikerek sirk göllerini oluşturmuşlardır. Bu küçük çaplı göllere Buzul, Kaçkar, Uludağ, Bolkar, Sat, göl dağlarında rastlanır. Dünya'nm en fazla buzul göllerine Avrupa'nın Kuzeybatısmda (İskandinavya yanmadası üzerinde), Kanada ve ABD'nin kuzeydoğusunda raslanır.

* Krater Gölleri
Sönmüş volkanların üst kısmında yer alan çukurluklarda suların birikmesiyle oluşan göllere KRATER GÖLLER denir. Nemrut Dağı'nın kraterindeki Nemrut Gölü, Konya, Karapınar yöresindeki Meke Tuzlası Gölü, Acıgöl, Isparta Gölcük bu tür göllerdendir.

 
B- Set Gölleri
* Volkanik set gölleri
Volkanlardan çıkan lav ve tüflerin bir vadiyi tıkaması veya bir çukur alanın dışa akışını engellemesi sonucunda oluşan göllere VOLKANİK SET GÖLLER denir. Van, Erçek, Nazik, Haçlı, Balık, Çıldır gölleri bu tür göllerdendir. Türkiye'nin en büyük doğal gölü olan Van Gölü, Nemrut ve Süphan volkanlarından çıkan lavların oluşturduğu bir setin arkasında oluşmuştur. (Kapalı havza). Dışa akışı olmadığından suları sodalıdır.

* Alüviyal set gölleri:
Akarsuların aktıkları vadilerin alüviyal birikintilerde kapanması sonucunda oluşan göllere ALÜVİYAL SET GÖLLERİ denir. Alanları dar olan sığ göllerdir. Ankara yakınlarındaki Eymir, Mogan, Trabzon yakınlarındaki Uzungöl bunlardandır.

* Kıyı Set Gölleri:
Alçak kıyılarda rüzgar ve dalgaların etkisiyle oluşan kıyı kordonları ve kıyı oklarının gerisinde meydana gelen sığ göllere KIYI SET GÖLLERİ denir. Köyceğiz Gölü, Büyük Çekmece Gölü ve Küçük Çekmece Gölü bu  bu tür göllere örnektir.
* Delta set gölleri:
Akarsuların denizin içine doğru biriktirme yaparak meydana getirdiği deltaların üzerinde oluşan göllere DELTA SET GÖLLERİ denir. Çukurova deltasında, Akyatan, Akyayan, Çarşamba ve Bafra deltaları üzerindeki Simenlik, Dumanlı, Balık gölleri örnektir.

* Heyelan set gölleri
Heyelanla gelen büyük toprak kütlelerinin akarsu vadilerinin önünü kapatması sonucunda oluşan göllere HEYELAN SET GÖLLERİ denir. Bu göllerin büyük bölümü Karadeniz Bölgemiz'de yer alır.  Erzurum (Tortum Gölü) Trabzon (Sera Gölü) Bolu (Yedigöller), Ordu (Zinav) örnektir.

* Baraj set gölleri (Yapay göller)
Doğal yollarla oluşan göllerden başka bir de insanların yaptığı yapay göller olan barajlar bulunmaktadır. Bunlara BARAJ SET GÖLLERİ denir.

Akarsulanmızm debileri (Akım miktan) yüksek olmamasma rağmen eğimli yüzeylerde aktıklarrından dolayı hidroelektrik potansiyelleri yüksektir.  Özellikle son yıllarda yurdumuzda hızlı bir baraj yapımı göze çarpmaktadır. Enerji üretimi, sulama, kullanma ve içme suyu elde etme amacıyla yapılan barajların gerisinde oluşan baraj göllerinin sayısı Güneydoğu Anadolu Projesi'yle daha da artmaktadır. Atatürk, Karakaya, Keban, Hirfanlı, Oymapınar, Sarıyar ve Aıtınkaya Baraj Gölleri yapay göllerimizin en büyükleridir. Şimdiye kadar yapılmış olan barajlar, Türkiye'nin ihtiyacını karşılamaktan uzaktır. Su potansiyelimiz ve yer şekilleri, daha pek çok barajın yapımı için elverişli ortamı oluşturmaktadır. Ülkemiz yapay set gölleri olan baraj yapımı için uygun yerlere sahiptir. Baraj yapımı için en elverişli şartlar Doğu Anadolu Bölgemizdeyken, en kısıtlı bölge ise Marmara'dır. 


 

TÜRKİYEDEKİ GÖLLER LİSTESİ



DOĞAL GÖLLER

Göl
Yüzölçümü (km²)
Derinlik (m)
Yer
Su cinsi
Van Gölü
3713
451451
Van,Bitlis
Sodalı su
Beyşehir Gölü
656
01010
Konya, Isparta
Tatlı su
Tuz Gölü
587
1-21-2
Konya, Aksaray, Ankara
Tuzlu su
Eğirdir Gölü
482
01414
Isparta
Tatlı su
İznik Gölü
308
08080
Bursa
Tatlı su
Burdur Gölü
200
110110
Burdur,Isparta
Acı su
Manyas Gölü (Kuş gölü olarak da adlandırılır.)
166
0033-4
Bandırma
Tatlı su
Acıgöl
153
03838
Afyonkarahisar, Denizli
Acı su(sülfatlı)
Uluabat Gölü
134
0011-2
Bursa
Tatlı su
Çıldır Gölü
115
04242
Ardahan, Kars
Tatlı su
Palas Tuzla Gölü
106
01515
Palas/Sarıoğlan/Kayseri
Tuzlu su
Eber Gölü
104

Afyonkarahisar
Tatlı su
Erçek Gölü
98

Van
Tatlı su
Hazar Gölü
86
213213 (Huntingıon batimetrik haritası)
Elazığ
Tatlı su
Bafa Gölü
60
02121
Aydın, Muğla
Tatlı su
Köyceğiz Gölü
52

Muğla-Köyceğiz
Tatlı su
Işıklı Gölü
49

Denizli
Tatlı su
Nazik Gölü
48
04540-50
Bitlis
Tatlı su
Sapanca Gölü
47

Adapazarı
Tatlı su
Salda Gölü
45
184184
Burdur
Tatlı su
Gölü
37

Kayseri
Tatlı su
Gölü
35

*
Tatlı su
Balık Gölü
34

Ağrı-Doğubeyazıt
Tatlı su
Marmara Gölü
34

Manisa-Salihli
Tatlı su
Çöl Gölü
32

*
Tatlı su
Durusu Gölü
25

İstanbul
Tatlı su
Karine Gölü
24

*
Tatlı su
Tuzla Gölü
23
01515
Tuzla
Tatlı su
Küçükçekmece Gölü
16
02020
Küçükçekmece, Avcılar
Tatlı su
Yarışlı Gölü
16
008-68,6
Burdur-Yeşilova
Tatlı su
Haçlı Gölü
16

Muş
Tatlı su
Seyfe Gölü
15

Kırşehir
Tatlı su
Akyayan Gölü
15

*
Tatlı su
Hozapin Gölü
14

*
Tatlı su
Arin Gölü
13

*
Tatlı su
Nemrut Gölü
12

Bitlis
Tatlı su
Balık Gölü
12

*
Tatlı su
Büyükçekmece Gölü
11

Büyükçekmece
Tatlı su
Boluk Gölü
11

*
Tatlı su
Akdoğan Gölü
11

*
Tatlı su
Çavuşlu Gölü
9

*
Tatlı su
Düden Gölü
8

*
Tatlı su
Gala Gölü
8

Enez, İpsala
Tatlı su
Karataş Gölü
6

*
Tatlı su
Mogan Gölü
6

Gölbaşı, Ankara
Tatlı su


Yapay Göller

Göl
YüzölçümüDerinlikYerSu cinsi
Atatürk Gölü
817
Şanlıurfa,Adıyaman
Keban Gölü675
Elazığ,Tunceli,ERZİNCAN
Karakaya Gölü298
Malatya,Elazığ,Diyarbakır
Hirfanlı Gölü
263
Ankara,Kırşehir
Altınkaya Gölü
118

Samsun
Sarıyar Gölü83
Ankara, Eskişehir
Seyhan Gölü67
Adana
Kılıçkaya Gölü64
Sivas, Giresun
Aslantaş Gölü49
Osmaniye
Demirköprü Gölü
47
Manisa
Karacaören Gölü
45
Burdur,Isparta
Büyükçekmece Gölü
43
İstanbul
Menzelet Gölü
42
Kahramanmaraş
Arpaçay Gölü
41
Kars,(KARABÜK)



TÜRKİYE GÖLLER HARİTASI








DOĞAL GÖLLER

 

 Van Gölü

 Van Gölü, Tatvan ilçesi sınırları içerisinde bulunan Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu, bölgedeki tektonik çöküntü alanının önünün kapanmasıyla oluşmuş bir volkanik set gölüdür.

Çok sayıda koyu bulunan Van Gölü'nün yüzölçümü 3.713 km²'dir. Van Gölü hem tatlısu hem de deniz ekosistemlerinden farklı bir sucul ekosistemdir. Suları tuzlu ve sodalıdır. Göl suyu tuzluluk oranı %o19, pH'sı ise 9.8 dir. Bu yüzden Van Gölü yüksek rakıma ve sert kışlara rağmen, donmaz.[1] Göl su seviyesi iklime bağlı olarak yükselip, düşmektedir. Ancak ortalama olarak denizden yüksekliği 1646 metredir. Gölün ortalama derinliği 171 m, en derin yeri ise, 451 metredir. Gölün doğu bölümünde dört ada vardır. Bunlar; Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adalarıdır. Adalar tarihi ve turistik özelliğe sahiptir ve 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmişlerdir.
Van Gölü dünyanın en büyük sodalı gölüdür ayrıca Türkiye'de bulunan en büyük göldür. Gölün tuzlu-sodalı suları, biyolojik çeşitliliği sınırlamaktadır. Gölde bilinen 103 tür fitoplankton, 36 tür zooplankton ve tek bir tür balık inci kefalı, (Chalcalburnus tarichi) yaşamaktadır. Göl etrafı karadan 430 km.'dir. Yöre halkına göre gölde bir canavar yaşamaktadır. Söylentiyi çıkaranların amaçlarının bölgeye turist çekmek olduğu söylense de, söylentileri araştırmak amacıyla bölgede pek çok bilimsel araştırma ekibi çalışmalar yapmıştır. İstanbul-Tahran demiryolu hatlarını da bağlamaktadır. Türkiye ve İran'a bağlanan demir yolu 1970 lerde yapılmıştır.







 

BEYŞEHİR GÖLÜ

Anamas Dağı ve Sultan Dağları ile çevrili tektonik bir çökeltide yer almaktadır. İç Anadolu'nun batısına yakın, Beyşehir ile Isparta arasındadır. Beyşehir Gölü’nü İç Anadolu’dan ayıran Sultan Dağları silsilesi takriben 100 km kadardır. Bu silsile aynı zamanda Beyşehir Gölü Havzası ile Eğridir ve Akşehir Gölü havzalarının su bölüm çizgisini oluşturmaktadır. Sultan Dağları, Beyşehir Gölü Havzası’nı bir süre çevreledikten sonra yerini Erenler (2319 m) ve Alacadağları’na (2203 m) bırakmaktadır. Beyşehir ve Suğla gölleri arasındaki Beyşehir–Seydişehir çöküntü oluğunu Doğudan kuşatan bu dağlar: Sultan Dağları, Göl Dağları, Geyik Dağları sırasından sonra gelen ve Konya topraklarını bölümlere ayıran Batı Torosların bir iç koludur. Göl’ün batısında kıyı görüntüsü dik ve yüksek olup bu kesimde dik kıyıların kesintiye uğradığı bölgelerde Yenişar Ovası uzanmaktadır. Güney ve doğudan sınırlayan kıyılar ise alçaktır. Bu hafif eğimli olan kıyıların gerisinde batı yönünde Yeşildağ ve doğu yönünde Kıreli ovaları uzanmaktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1121 m ve yüzölçümü 651 km² olan gölün kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzunluğu 50 km, buna dik doğrultudaki genişliği ise yaklaşık 18–20 km arasındadır. Suları tatlı olup, derinliği en çok 10 m civarındadır. Çevresi, yüksekliği 2.000 metreyi aşan dağlarla çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği ise 1.115 metredir. Fazla gelen sular, yapılan bir kanalla doğrudan Çarşamba Suyu'na verilir. Beyşehir Gölü, halk arasında “Uluarık” olarak adlandırılan ve kaynaklarda Beyşehir (Çarşamba) Çayı ismi verilen gideğeni vasıtasıyla güneydoğu doğrultusunda yaklaşık 60 km kat ederek Suğla (Karaviran) Gölü’ne karışmaktadır. Konya Ovasının sulanması için Beyşehir kazası yanında büyük bir regülatör yapılmıştır.
Gölün tabanı neojen göl tortularıyla doludur. Gölün bir özelliği de içinde pek çok adanın bulunmasıdır. Bunlardan bazıları; İğdeli, Akburun, Kızkulesi, Mada, Yılanlı, Külbent adalarıdır. Gölde bol miktarda Sazan Balığı, Aynalı Sazan, Turna, Levrek, Kadife Balığı vardır. Beyşehir Gölü Milli Parkı kapsamında koruma altındadır. Göl cıvarında çok miktarda Yaban Domuzu sürüler halide bulunur.









TUZ GÖLÜ

Tuz Gölü, yüzölçümü bakımından Türkiye'nin ikinci büyük ve en sığ gölüdür. İç Anadolu Bölgesi'nde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alır. Türkiye'nin tuz ihtiyacinin %40'ü bu gölden sağlanır. Deniz seviyesinden 905 metre yüksekte ve maksimum ölçüleri kuzeyden güneye 80, doğudan batıya ise 60 kilometredir. Çevresinde 3,000,000'a yakın nüfus gücü tutar.Yağış alanı 11.900 km² olan Tuz Gölü, dışarıya akıntısı olmayan kapalı bir havza gölüdür. Koçhisar gölü olarak da bilinir. Yağış alanının genişliğine rağmen beslenme kaynakları zayıftır. Göle su getiren akarsular, yazın suları iyice azalan ya da tamamen kuruyan derelerdir. Bunlar Şereflikoçhisar'dan gelen Peçenek Çayı, Aksaray'dan gelen Melendiz Çayı, güneyden ve batıdan gelen İnsuyu, Karasu, Kırkdelik çaylarıdır. Bunlardan başka Beyşehir Gölünün fazla sularını Konya'nın atık sularıyla beraber Tuz Gölü'ne boşaltan DSİ tahliye kanalı da Tuz Gölü'nün su seviyesinin yükselmesine sebep olmaktadır. Gölün ortalama su seviyesi 40 cm. civarında, yağışın arttığı mayıs ayında ise yaklaşık 110 cm'dir. Ağustos ayında göl büyük ölçüde kurur. Tuz oranının fazla oluşu, buharlaşma sonucunda göl sahasının büyük kısmında her yıl yenilenen 10-30 cm.lik tuz tortulaşmasına neden olmaktadır. Yaz sonlarına doğru Kaldırım Tuzlası ile karşı kıyı arasında yürümek mümkündür. Bu mevsimde tuzluluk oranı binde 329 gibi dikkat çekici bir orana erişmektedir. Kimyasal bileşim itibariyle burada mutfak tuzu (sodyum klorür) karakterinde bir tuzluluk hakimdir ve sodyum klorür oranı, magnezyum klorür ve sodyum sülfat oranlarından yüksektir.Kışın kapladığı çok geniş su alanı su kuşları için önemli bir kışlama alanı oluşturmaktadır. Tuzlu ortamlara uyum sağlamış olan flamingo, kılıçgaga, angıt ve benzeri kuşların yanı sıra yağmurcunlar, turnalar, yaban kazları ve yaban ördekleri gölde büyük topluluklar halinde yaşamaktadır. Göl çevresinin nispeten ıssız oluşu nedeniyle kuşlar, etraftaki su birikintilerinde, meralarda ve ekili alanlarda rahatça beslenmekte, kışın en soğuk günlerinde dahi donmayan göl sularında yüzebilmektedir.Tuz Gölü, Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Ekercin tarafından yapılan bir çalışmaya göre, 1915 yılından beri %85 oranında küçülmüştür. Semih Ekercin'e göre mevcut şartların devam etmesi durumunda 2015 yılında tamamen yok olma tehdidi altındadır







EĞİRDİR GÖLÜ

Eğirdir Gölü, Isparta ili sınırları içinde yer almakta ve Göller Bölgesinin en büyük doğal zenginliklerinin başında gelmektedir. Kuzey–güney uzanımlı büyük bir çöküntü alanının kuzey sınırında oluşmuş tektonik bir göl olan Eğirdir Gölü, 468 km²  yüzölçümü ile Türkiye’nin 4. büyük gölüdür. Deniz seviyesinden yaklaşık 917 metre yükseklikte bulunan göl, ortalama 14 metre derinliğe sahip olup en derin noktası 16,5 metre cıvarındadır. Kuzey–güney uzunluğu 50 km olan gölün, doğu–batı genişliği 3–15 km arasında değişmektedir. Gölün kuzey tarafına doğru Hoyran Boğazı'yla ayrılan ve daha küçük bir alanı kaplayan bölümüne Hoyran Gölü, güneyde kalan büyük bölüme ise Eğirdir Gölü denilmektedir. Genelde camgöbeği renginde olan göl; bazı gün ve saatlerde değişik renklere büründüğü için halk arasında yedi renkli olarak anılmaktadır.Zengin balıkçılık ve kerevit potansiyelinin yanı sıra, sulama ve enerji üretimi bakımından da büyük önem taşıyan gölden, çevredeki tarım alanlarının sulanmasında yararlanıldığı gibi, ortalama 25 km uzunluğundaki bir kanalla bağlandığı ve Eğirdir'in güneyinde küçük bir göl olan Kovada Gölü'nü de beslemekte ve dolayısıyla Kovada l ve ll hidroelektrik santrallerinin su ihtiyacı da bu gölden karşılanmaktadır. Ayrıca, 1994 yılı sonlarında tamamlanan tesislerle Isparta’nın içme suyu ihtiyacının bir bölümü de Eğirdir Gölü’nden sağlanmaktadır. Gölde, Eğirdir’e bir karayoluyla bağlanmış bulunan iki küçük adacık bulunmaktadır. Birincisi Can Ada, ikincisi ise Yeşilada’dır. Can Ada; Eğirdir ile Yeşilada arasında yer alan ve 7 dönümlük (7000 m²) bir alana sahip olan küçük bir adacıktır. Yerleşim alanı olmayıp, çadır ve karavan turizmi ile piknik alanı olarak kullanılmaktadır. Atatürk ün Eğirdir'i ziyareti sırasında Canada, 1 Şubat 1933 tarihli Belediye encümeni kararıyla kendisine hediye edilmiş, daha sonra Atatürk ün mirasçılarına,onlardan da Eğirdir Belediyesine geçmiştir.Yeşil Ada : Eğirdir'in en güzel turizm bölgesi olan adada, doğa güzelliklerinin yanında Aya Stefanos Kilisesi gibi tarihi zenginliklerde bulunmaktadır. Yerli ve yabancı turistlere hizmet veren balık lokantaları ve ev pansiyonculuğu gelişmiştir








İZNİK GÖLÜ

İznik Gölü, Marmara Bölgesi'nin güneydoğusunda, Bursa ilinin sınırları içerisinde kalan Türkiye'nin 5. büyük gölü, Marmara bölgesinin en büyük gölüdür. Eskiçağda Askania adıyla anılan göl.
Bugünkü adını kıyısındaki İznik ilçesinden alır. Gemlik Körfezi'nin doğusunda bir çukur alanın ortasındadır. Yüzölçümü 298 km², denizden yüksekliği 85 m'dir. Genişliği en dar yerinde 11 km, doğu-batı doğrultusunda uzunluğu 32 km'dir. Derinliği kuzeyden güneye doğru artan gölün en derin yeri 65 m'dir. Gölün suyu tatlıdır. Artık sularını batı kenarındaki kum ve çakıl yığınları arasından sızarak Karsak Deresi'yle Gemlik Körfezi'ne boşaltır. Kış veilkbahar mevsimlerinde yükselen suları yaza doğru alçalır ve sonbaharda en düşük düzeyine ulaşır. Gölün suyu tuzsuz olduğu için tarlaların sulanması için elverişlidir. En çok sazan balığı yetiştirilir. Çevresi zeytinlikler, bağlar, meyve ve sebze baçeleriyle kaplıdır.Gölün kuzeyinde Samanlı Dağları güneyinde de Katırlı Dağları yeralmaktadır


İznik Gölü





BURDUR GÖLÜ

Burdur Gölü, Göller Bölgesi göllerinden Burdur ve Isparta illeri arasında yer alan bir göldür. Göl büyüklüğü açısından Türkiye'de yedinci sıraya sahiptir. Burdur şehir merkezine çok yakındır. Koordinatları, 37°45' Kuzey, 30°12' Doğu'dur. Ortalama Göl alanı 153 km², rakımı 842,87 metredir. Güneybatısına doğru Burdur'un diğer göllerinden Salda Gölü ile Yarışlı Gölü vardır.
Burdur Gölünün suyu tuzludur. Son yıllarda gölü besleyen akarsuların göle ulaşmaması ve gölün buharlaşma ile su kaybetmesi tuzluluk oranını artırmıştır. Göl denizden 2 kat daha fazla tuzludur. Bu tuzluluk oranına rağmen gölde yaşamaya adapte olmuş Burdur dişli sazancığı(Aphanius sureyanus)dünyada sadece Burdur Gölünde yaşamakta ve Gölün yok olmasıyla birlikte nesli tehlike altına girmiştir. Bununla birlikte nesli küresel ölçekte tehlike altında olan dikkuyruk ördeğinin(Oxyura leucocephala) dünya populasyonunun büyük bir bölümü kışlamak için gölü kullanmaktadır. Gölün su seviyesi 1970 yılından beri düşüşe geçmiştir. Bunun en önemli nedeni tarımsal sulama amacıyla plansız bir şekilde gölü besleyen akarsular üzerine inşa edilmiş baraj ve göletlerdir. Öte yandan yer altı sularının aşırı derecede sondajlarla çekilmesi göldeki su seviyesi düşüşünün en önemli nedenidir.
Havzadaki meteoroloji istasyonlarının ölçümlerine göre uzun yıllar yağış ortalaması 447 mm'dir. 1995'ten bu yana havzada yağışlı bir döneme geçilmiş olmasına rağmen havzaya düşen yağışın neredeyse tamamı baraj ve göletlerde tutulduğu göl seviyesindeki düşüş yağış artışına rağmen devam etmektedir. 1980-1995 döneminde havzada 500 mm üzeri yağış görülmezken; 1995-2010 döneminde havzada 500 mm üzeri yağışlar 6 defa kayıtlara geçmiştir.(Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürülüğü)
1970 yılında göle fiili su girişi 243 hektometreküp iken 2000 yılında su girişi 34 hektometreküpe düşmüştür. 2009 yılında Karaçal Barajı'nın su tutmasıyla birlikte göle su girişi yok denecek kadar azalmıştır.
Gölü korumak için yerel sulak alan komisyonu üyesi kuruluşların katkılarıyla 2008 yılında hazırlanan Burdur Gölü Yönetim Planı'nın amaçları arasında "gölün hidrolojik seviyesinin dengelenmesi" yer almasına rağmen bu güne kadar bu yönde bir faaliyet gerçekleştirilmemiştir. 2012 yılında süresi dolacak yönetim planın revizyonu sürecinde göle buharlaşma miktarından daha fazla su girmesini sağlayacak faaliyetler belirlenmeli ve bu faaliyetler uygulanmalıdır. Öncelikle barajlarda tarımsal sulama için gerekli olan sudan daha fazlası tutulmakta ve bu suların bir an önce göle bırakılması gerekmektedir. Orta vadede havzada sulu tarım alanlarında devam eden salma sulama yöntemi yerine kapalı taşıma basınçlı sulama yöntemlerine dönüş için ilgili kurumların gerekli yatırımları yapması gerekmekte. Tasarruf edilecek su göle bırakılmalıdır.


Burdur Gölü




MANYAS GÖLÜ

Manyas Kuşgölü'nün tamamı idari olarak Balıkesir İli'nin Bandırma ilçesi sınırları içinde ve Marmara Denizi'nin güneyinde, Uludağ ile Biga Yarımadası arasında uzanan bir çöküntü alanında yer almaktadır. Bu çöküntünün tabanını Kuş ve Uluabat (Apolyont) Gölleri ve bu göllerin çevresinde yer alan geniş ovalar, kenarlarını ise yüksek dağ ve yaylalar oluşturmaktadır. Doğu batı doğrultusunda uzanan gölün uzunluğu 20 km., genişliği ise 14 km.dir.
Gölün oluşumu hakkında değişik yorumlar yapılmıştır. A.PHILIPPSON ve E.LAHN Neojen'de Bursa Gönen depresyonu çöküntü alanında büyük bir tatlı su gölünün , Neojen sonu veya Kuvanterner'de meydana gelen hareketler sonucunda ise, bu göl alanında 4 adet küçük küvetin oluştuğunu, diğer iki küvetin (Bursa ve Gönen) alüvyonlarla dolduğunu ve geriye Uluabat ve Kuş Gölleri'nin kaldığını bildirmektedirler. Emre Kazancı ve arkadaşları ise Pliyosen'de tektonizmaya bağlı olarak meydana gelen Bursa Gönen Çöküntü alanının başlangıçtan Kuvanterner'in sonlarına kadar karasal halde iken, daha sonra yöredeki menderesli akarsularının taşıdıkları alüvyonlarla yataklarını tıkamaları sonucunda Uluabat ve Kuş Gölleri'nin oluştuğunu; her iki gölün de tipik birer alüvyon set gölü olduklarını öne sürmektedirler.
Kuş gölü, ekolojik yönden eutrophic (bol gıdalı), limnolojik bakımdan ise argilotrophic (killi) bir sulak alandır. Kolloidal kil ihtiva ettiği için suyu devamlı bulanıktır.Suları tatlı olan gölün en derin yeri 4 metre civarında olup, ortalama derinliği 1-2 metredir.

Göl su seviyesi mevsimlere göre değişmektedir. İlkbahar da göl suları yükselerek kıyıları kaplamakta, yaz aylarında ise geri çekilmektedir. Bu ritmik olay her yıl düzenli olarak tekrarlanmaktadır. Gölün normal su seviyesindeki alanı 16.800 hektar civarın dadır.
Göl, güneyden gelen Kocaçay ve kuzeyden gelen Sığırcı Dereleri, göl drenaj alanın yüzeysel akışı ve göl alanına düşen yağışlarla beslenmektedir. Boşalımı ise buharlaşma, sulama amacıyla çekilen sular ve güneydoğudan çıkan Karadere yoluyla göl ayağından Susurluk Çayı'na taşınan sularla gerçekleşmektedir.
Göl kıyıları yer yer sazlık kamışlık, yer yer çayırlıktır. Kocaçay ve Sığırcı Derelerinin göle karıştığı yerlerde söğüt toplulukları ile sazlıklar bulunmaktadır.
Yaz aylarında suların çekildiği yerlerin bir kısmında sebze tarımı yapılmakta, bir kısmı ise çok çeşitli ve gür bitki örtüsü ile kaplanmaktadır.
Gölün bitki örtüsü ve hayvan varlığı yönünden en zengin olduğu yer Sığırcı Deresinin oluşturduğu deltadır. Deltada birlerce kuşun gübresiyle zenginleşen topraklar, yazın suların çekilmesiyle gür ve yüksek otlarla kaplanarak sayısız küçük canlının üreyip gelişmesine olanak sağlamakta, ilkbaharda göl sularının tekrar yükselmesiyle birlikte bu canlılar göl suyuna karışmaktadır. Bu nedenle Kuş Cenneti kuşlar için olduğu kadar, balıkların beslenmeleri ve üremeleri için de ideal bir ortam oluşturmaktadır.





ACIGÖL

Acıgöl (Çardak Gölü), Afyonkarahisar ve Denizli il sınırları içerisinde bulunan tektonik göl. B Sınıfı Sulak Alan olarak koruma altına alınmıştır.
Acıgöl, 41,34 km2 - 41,5 km2 arasındaki yüzölçümü ile Denizli ilinin en büyük gölüdür. Denizli yönünde Çardak ilçesi ile Afyon yönünde Dazkırı ilçesi arasındadır. Gölün yaklaşık 20km2'si Afyon ili içerisinde kalmaktadır.
Gölün denizden yüksekliği 842 m olup derinliği ise 150 cm ile 210 cm arasındadır, yaz mevsiminde suyu azalır ve yer yer kurur. Göl suyu, çevresindeki dağların küçük derelerinden ve Gemiş su kaynağından beslenmektedir.
Denizli’nin Çardak ilçesinde bulunan Acıgöl, Türkiye'nin tek, dünyanın ise ikinci büyük, temiz ve doğal sodyum potansiyeline sahip kapalı havzasıdır. Ülkemizdeki sodyum sülfatın %98’i doğal kaynaklardan, bu miktarın ise %90’ı Denizli'deki Acıgöl’den sağlanmaktadır.
Göl yatağında jips ve tuz katmanları, tuzlu su ortamında oluşan mikroorganizmalar ve yataktaki sülfür bakterilerince ayrıştırılarak mirabilit cevheri şeklinde sodyum sülfat oluşmaktadır. Gölden çıkarılan tuz, potasyum, sodyum ve sülfat gibi maddeler çevredeki işletmeler tarafından değerlendirilmekte, örneğin sodyum sülfat, kağıt, cam, deterjan, tekstil ve benzeri sanayilerde kullanılmaktadır.
Göl civarında 20 familyaya ait 176 kuş türü tespit edilmiştir, ancak çevredeki evlerden kaynaklı atıklar ve fabrikaların üretim faaliyetleri, sucul yaşamı olumsuz etkilemekte ve göl çevresindeki canlı çeşitliliği ve sayısında düşüşe yol açmaktadır





ULUBAT GÖLÜ

 Bursa İli’nin batısında yer alan Uluabat Gölü, il merkezine 35 km uzaklıkta ve batıya doğru 25km uzunlukta, kuzey-güney doğrultusunda 160 km2 yüzey alanına sahiptir.

Deniz seviyesinden 8-9 m. yükseklikte bulunan göl, kabaca üçgen biçimli olup doğu-batı yönünde uzunluğu 23-24 km., genişliği ise 12 km. kadardır. Göl alanı yıllara ve mevsimlere göre değişiklik göstermektedir. Göl alanı için bugüne kadar verilmiş en yüksek değer 24.000 hektar, en düşük değer 13.500 hektardır. Gölün güney-batı kıyıları 1993 yılında yapılan seddelerle çevrilmiş ve gölün bu kesimi tarıma açılarak geçmişte olduğu gibi geniş alanlara yayılması engellenmiştir.

Gölün ortalama derinliği 2.5 metredir. Büyük bir bölümü oldukça sığ olup, bu kesimlerdeki derinlik 1-2 metre arasında değişmektedir. En derin yeri Halilbey Adasındaki 10 metreyi bulan çukurluktur.  Gölün kuzey kıyıları diğer kesimlere göre nispeten girintili çıkıntılıdır. Kuzeyde kalker yapılı iki yarımada (Eskikaraağaç ve Gölyazı ) bulunmaktadır. Yine göl içerisinde yapılarında kalkerlerin egemen olduğu 7 adet ada bulunmaktadır. Bu adaların en büyüğü Halilbey adasıdır.


    Gölü besleyen en önemli su kaynağı Mustafa Kemalpaşa Çayı'dır. Göl dibindeki ve çevresindeki karst kaynakları ile yağışlı dönemlerde göle ulaşan küçük dereler gölün beslenmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca, gölün güneybatısındaki tarım alanlarının drenaj suları da göle verilmektedir. Göle giren su miktarı mevsimlere ve yıllara göre büyük değişiklik göstermektedir. Gölün fazla suları gölün batısındaki Uluabat Deresiyle Susurluk Çayı'na ve bu çay vasıtasıyla da Marmara Denizi'ne boşalmaktadır. Ancak, göl su seviyesi Uluabat Deresinin altına düştüğünde dere göle doğru akışa geçerek gölü beslemektedir. Ayrıca, göden pompalarla su çekilmekte ve göl çevresindeki 6350 hektar tarım arazisi sulanmaktadır.

Göl, başta su ürünleri üretimi olmak üzere sulama suyu amacıyla kullanılmaktadır. Uluabat Gölü etrafında Gölyazı ve Akçalar Beldeleri ile Fadıllı, Akçapınar, Doruk, Uluabat, Kumkadı, Karaoğlan, Gölkıyı ve Eskikaraağaç köyleri yer almaktadır.









ÇILDIR GÖLÜ

Yılın dört mevsiminde yapılabilen balıkçılık yöre halkı için önemli bir ekonomik gelir kaynağı teşkil etmektedir. Gölde balıkçılık önemli bir insan aktivitesi olup, kışın buz tutan gölde kalın buz tabakası kırılarak balık avlanmaktadır. Gölde yakalanan en önemli balık türü (aynalı) Sazan (Cyprinus carpio). Ancak kurak geçen mevsimlerde, göl seviyesi hızla çekilmekte ve bu nedenle sazan gibi türlerin üremesi için gerekli sazlıklar daralmaktadır. Bununla beraber, birçok balıkçının yasaklara uymayarak kontrolsüz avlanmaları balık stoklarını olumsuz etkilemektedir.

Gölün sadece kuzey batısında seddeyle ayrılmış bataklık ve sulak çayırlar bulunur. Genelde göl çevresi mera vasıflı olup, sert bölge iklimi tarıma olanak vermez. DSI tarafından gölü beslemek amacı ile yapılan derivasyon tünellerinin hem diğer havzalardaki kirlilik yükünü göle taşıması, hem de hayvancılık açısından çok önemli çayırların kurumasına neden olması mümkündür. Ayrıca inşaatı henüz tamamlanmamış olan Kuzey derivasyonunun Çıldır'ın çok önemli çayırlığı olan Karaçay ovasının ot verimini ciddi boyutta etkilemesi söz konusudur.
Göl ve çevresindeki tarım alanlarında kullanılan tarımsal kimyasalların (özelliklede yüksek oranda azot içeren gübrenin) bilinçsizce ve yörenin ekolojik ve iklimsel koşulları göz ardı edilerek kullanılmasının göl üzerindeki kötü etkileri belirtilmektedir.
  • Kontrolsüz ve aşırı avlanma,
  • Erozyon ve
  • Yüksek besin girdisi
Çıldır Gölü için tehdit oluşturmaktadır. Gölde aşırı bir kirlilik gözlenmemesine rağmen yine de artan bir evsel kirlilik göze çarpmaktadır. Adalardaki insan baskısının artması bu alanları kuluçka için kullanan türleri olumsuz etkilemektedir. Yapımı planlanan otel ise yeniden gözden geçirilmelidir. Son yıllarda artan turizmle birlikte insan baskısı artmış ve turistik tesisler inşaa edilmeye başlanmıştır.







PALAS TUZLA GÖLÜ

Palas Tuzla Gölü, insanların olumsuz etkilerinden ve çevre şartlarından kısmen kurtulmayı başaran tek tuzlu göldür. Palas Ovası'nda bulunan gölün Kayseri'ye uzaklıık mesafesi ise 40 km.'dir. Bu haliyle göl, Palas Ovası'nın 106 km.'sine tekabül etmektedir. Gölün en derin yerinin güneybatıda 15 m.’yi bulduğu gözlenmiştir. Gölün deniz seviyesinden yüksekliği 1131 m.'dir. Kırkkız ve Işıl Tepesi, Elmalı ve Göztepe gibi önemli yükseltiler arasında kalan çöküntü ve düz araziye Palas Ovası ismi verilmiştir. Ova bu haliyle kapalı havzadır.
Göl kuzey-güney yönünde Palas Ovası' nın batısında yer almaktadır. Değirmen, Yertaşpınar, Körpınar, Başpınar ve Soğukpınar dereleri gölün önemli su kaynaklarındandır.
Ovanın batısında yer alan göl, kuzey-güney yönünde, ince uzun bir görünüme sahiptir. Derelerin yanı sıra kışın kar sularının erimesi ve bahar ayıyla yağan yağmurda ve oluşan su taşkınlarıda gölün su kaynakları arasında sayılabilir. Gölün çevresinde sazlıklar, sulak çayırlar, tuzcul bitki bızkırları, mera ve tarım alanları bulunur. Yazın yağışın olmaması ve sıcaklık nedeniyle buharlaşmanın artması sonucu gölün suyu buharlaşır bunun sonucunda göl üzerinde kenarlara kaymış durumda 10-15 kalınlığında tuz tabakaları oluşmaktadır. Gölün bu durumundan çevre halkı da önemli ölçüde yararlanmaktadır. Gölden çıkarılan tuz işlenmek üzere şehir merkezindeki tuz fabrikalarında işlenip arıtılarak yemek tuzu haline getirilmektedir. Gölden yalnızca yemek tuzu elde edilebilmektedir. Halk gölden elde ettiği tuzla önemli miktarda gelir elde etmektedir. Gölün çevresinde bulunan mera ve sulak araziler yine halkın hayvanlarını otlatmak için yararlandığı bir bölgedir. Gölün çevresinde bulunan sazlıklar ve halk dilinde "ılgın" denilen bitkiler yazın kuru oldukları zaman kesilir ve kışın yakmak üzere hazırlanır.
Palas Tuzla Gölü 1993 yılında 1. derece doğal sit alanı ilan edidi , aynı zamanda Türkiye'nin yeni Ramsar alanları listesine girdi.
Göl ve çevresi M.Ö. 2. bin yılının başından günümüze kadar Hititler, Dulkadiroğulları ve Osmanlı Devleti gibi birçok devlet ve beyliğin yerleşim alanı olmuş, ticaret ve göç yollarının öemli kesişim noktalarından biri olmuştur. Göl ve çevresi tarihi ipek yolunun da üzerinde bulunmaktadır. O dönemde ticaret için Sultanhanı gibi birçok han bulunmaktadır
Kayseri, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarından göç eden kuşların göç yollarının bileşme noktasıdır. Ayrıca Kayseri, önemli sulak alanlar olan Palas Tuzla Gölü, Hürmetçi ve Sultan sazlığına sahiptir.
Çeşitli ekosistemlerin bir arada bulnup kaynaşmasıyla Palas Tuzla Gölü zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahiptir. IUCN ve Türkiye Kuşları Kırmızı Listelerine göre nesli tükenmek tehdidi altında bulunan bazıları göç döneminde burada görülmekte bazılarıda burada üremektedir. 









EBER GÖLÜ

Eber Gölü, İç Anadolu Bölgesindeki Akarçay Havzasında, yüzey alanı 125 km² bulan, bir tatlı su bataklık olan, kuzeyinde Emir Dağları ve güneyindeSultan Dağları, denizden 967 metre yükseklikte olan bir çöküntü gölüdür. Bulunduğu Akarçay Havzası, hep sismik olarak aktif olan, kuzeybatı-güneydoğu yönünde ortalama 100 kilometre uzunlukta ve 25 kilometre genişlikte olan çökük alandır. Bir zamanlar çok büyük ve derin olan, son Buzul Çağı (Pleistosen) gölünden geriye kalan, diğer göller gibi artık bir göldür.
Eber Gölü, Akarçay ve Sultandağları'ndan gelen kaynak suları ile beslenmektedir. Bu sebeple yıl içerisinde yüzölçümü farklılık gösterir. En düşük su seviyesi Ekim 1991'de görülmüştür. Göl alanı 62 km²'ye kadar düşmüştür. En yüksek su seviyesi ise Mayıs 1969'da görülmüştür. Göl alanı 164.5 km²'ye ulaşmıştır.
Göl, Türkiye'nin en ilgi çekici göllerindendir. Çok büyük bir göl olmasına rağmen üzerinde bulunan kamışlardan dolayı büyük kısmı göl değilde çayırlık gibi görülür. Özellikle avcıların uğrak yeridir. Üzerinde yüzlerce yüzen adacık bulunur, bu adacıklara yerli halkın "kopak" adını verdiği, kopaklar kalınlaşan kamış köklerinin topraktan ayrılarak üzerine zamanla rüzgarın etkisiyle toprak birikmesiyle meydana gelir. Bazı kopaklar o kadar büyüktür ki üzerlerinde balıkçıların, avcıların ve kamışçıların barınaklar kurdukları da görülmüştür. Etrafında kurulmuş Derekarabağ, Ortakarabağ, Yenikarabağ ve diğer komşu köylerde tarımla uğraşan insanlar, Göl kıyısındaki ekilebilir tarlalarda buğday ekip yaşamlarını sürdürürler.
Göl eski zamanlarda Akşehir gölü ile büyük tek bir göl halindeydi. Fakat zamanla su kaynaklarının azalması ile Akşehir Gölü Eber gölünden ayrılarak ayrı bir göl oluşturdu. Halen eber gölü bir kanal vasıtasıyla Akşehir gölüne su aktarmaktadır.
Günümüzde küresel ısınmanın etkisiyle ve özellikle su kaynaklarının bilinçsiz kullanılmasıyla göl küçülmeye başlamıştır. Bu nedenle Akşehir Gölüne su aktarılamamış bu da Akşehir Gölünün sularının çekilmesine sebep olmuştur. Bu nedenle Türkiye'nin en güzel göllerinden biri olan göl yokolma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bilinçsizce yapılan barajlar ve çiftçilerin sulama amacıyla kullandıkları dalgıç pompa'lar gölün hem hem yerüstü hem yeraltı sulama kaynaklarını neredeyse sıfıra indirmişlerdir. Bunun neticesinde çevre mühendislikleri çalışma başlatmış ve 2007 sonunda bitecek projeler geliştirmişlerdir.







ERÇEK GÖLÜ

Erçek Gölü, Doğu Anadolu Bölgesi'nde, Van Gölü'nün doğsunda lavların yığılmasıyla oluşmuş bir set gölüdür.
Erçek Gölü Van Gölü'nün 30 km doğusunda 380 39’ K 430 33’ D koordinatları içinde yer alan ve suları alkali özelliklerde olup pH değeri10.75 ile 9.40 arası değişen bir göldür. Yüzey alanı 114 km2, yüzey kotu ise 1808.32 km2 dir. Van Gölü havzasında, 114 km2 yüzey alanıyla, Van Gölü’nden sonraki en büyük göldür. En derin yeri 40 m olup ortalama derinlik 18,45 m dir (Sarı ve İpek, 1998). Gölü besleyen tek akarsu gölün doğusundan dökülen Memedik Deresi’dir.
Erçek gölü, Van Gölü’nün doğusunda, tuzlu ve sodalı suyu olan bir göldür. Gölde doğal olarak hiçbir balık türü yaşamamaktadır. Ancak 1985 yılında Van Tarım İl Müdürlüğü tarafından göle, Van Gölü’nden alınan inci kefalı yavruları yurtlandırılmıştır. Bu işlem 1992 yılına kadar her yıl tekrarlanarak devam ettirilmiştir. Gölde daha önce 3 adet kooperatif kurulmuş olup balıkçılık teşvik edilmişse de kooperatiflerin üreme dönemi balıkçılığında ısrar etmesi bu çabaları boşa çıkarmıştır. Bu yüzden de halihazırda profesyonel balıkçılık yapılmamaktadır (Sarı ve İpek 1998). Ancak üreme döneminde inci kefalı toplu şekilde tatlı sulara göç ederken, kaçak yollardan üreme dönemi balıkçılığı yapılmaktadır. Bu balıkçılığın şiddeti ve populasyon üzerindeki etkisi literatür yetersizliğinden dolayı bilinmemektedir. Yine göldeki inci kefalı populasyonunun biyolojik özellikleri üzerine hiçbir çalışma yapılmamış olup sadece Sarı ve İpek (1988) tarafından dağılımları incelenmiştir.





HAZAR GÖLÜ

Hazar Denizi batıda Azerbaycan ve Rusya, kuzeydoğu ve doğuda Kazakistan, doğuda Türkmenistan, güneyde İran toprakları ile çevrelenmiştir.
Uzunluğu 1210, genişliği 210-436 kilometredir. Açık denizlerle irtibatı yoktur. Bu yüzden de su seviyesi devamlı değişir. 1930 ile 1957 seneleri arasında denizin seviyesi normalden 26 m alçaldı. Bunun sonucu kapladığı alan 53.300 km² azalarak 371.000 km²'ye düştü. Su seviyesinin deniz seviyesinden aşağıya düşme sebebi, buharlaşma artarken yağışların da azalmasıdır. Bir de, denize dökülen suların % 80'ini sağlayan Volga (İdil) Nehri'nin sulama ve endüstride kullanılma maksatlarıyla başka yöne kanalize edilmesi mühim bir sebeptir. Su seviyesini normal hale getirmek için yapılan gayretler neticesiz kalmıştır. Kuzey kesimi sığdır. Burada mersinbalığı çok çıkar. Bundan bol miktarda havyar elde edilir. En derin yeri 978 m olup, güneydedir. Suyu tuzludur. Ortalama tuz oranı % 0,13'tür. Sülfat oranı da yüksektir. Doğu kıyılarındaki geniş sığ bir bölgede sodyum sülfatyatakları bulunmaktadır. Hazar Denizi kış ayları hariç ana ulaşım güzergahıdır. Kuzeydeki sığ kesim kış ayları boyunca donar. Buradaki önemli limanlar Bakü, Krasnovodsk ve Volga Nehri deltasında Astrakhan’dır. Bunlar arasında demiryolu bağlantısı vardır. İran’a ait kısımda en önemli liman Bender Şah’tır.İklimi bölgelere göre değişiklik göstermektedir. Kuzey bölümünde kara iklimi, orta ve güney bölümünde ise ılıman iklim hakimdir. Yaz aylarında ortalama sıcaklık 24-26 °C arasında değişir. Kış aylarında ise -10 ile +10 °C arasındadır. Ortalama senelik yağış miktarı 200-1700 mm arasındadır.
Hazar Denizi'nde, Türkmenistan kıyısında Kuları, Kalpin, Çeleken, Aşur Ada, Koğurçı; Azerbaycan kıyısında Pir Allani, Nogaras, Bakü Adası, Kum Zire, Taş Zire, Sarı; Dağıstan kıyısında Çeçen Adaları vardır. Bunlardan Çeleken ve Pir Allahı’de petrol üretilmektedir.
Hazar Denizi'ne dökülen belli başlı ırmaklar ise; kuzeyde İdil, Ural ve Emba; doğuda Etrek; batıda Kuma,Terek, Sulak, Samur, Kur, Astara Çayı, güneyde ise Kızıl Ören Irmağının Gılan ve Sefidrüd kollarıdır.
Hazar Denizi'nde yaklaşık 50 ada bulunmaktadır. Ayrıca 1 de yarımadaya (Abşeron) kıyısı vardır.





BAFA GÖLÜ


Eskiden Ege Denizi'nin bir koyu olan Bafa Gölü'nün. Büyük Menderes nehri tarafından taşınan alüvyonlar neticesinde denizle olan ilişkisi kesilmiş ve bu koy bir "lagün" haline dönüşmüştür. Göl Didim merkez'e 10 km mesafede. Söke-Milas Karayolunun doğusunda yer almakta olup; ortalama olarak 7 bin hektarlık alanı kaplamaktadır.
Maksimum derinliği 25 metre kadardır. Gölün su kaynağı, Büyük Menderes nehrinin düzenli taşkınlıkları ve etrafındaki dağlıklardan gelen yeraltı ve yerüstü sularıdır.


Tipik Akdeniz bitki örtüsünün gözlendigi göl çevresi, zeytinlik ve çam ormanları ile kaplıdır. Gölde irili ufaklı adalar mevcuttur. Bunların en önemlisi ikiz ada Menci Adası ve Hayalet Adadır.
Yapılan araştırmalar neticesinde gölün en az Büyük Menderes Deltası kadar önemli olduğu ortaya çıkartılmıştır.
Uluslararası önemli kuş alanları listesinde ilk sıralarda yer alan göl ve çevresince, Dünya çapında nesli tehlike altinda olan Cüce Karabatak ve Deniz Kartali gibi kuş türlerinin ürediği, bunun yanı sıra gölün kış aylarında yüz binlerce ördek ve su kuşu türü tarafindan beslenme ve barınma yeri olarak kullanıldığı tespit edilmistir.

Balıkçılık açısından çok büyük kaynaklara sahip olan gölde eskiden 700 den fazla üyesi bulunan Su Ürünleri Kooperatifi bulunmaktadir. Civarda yaşayan halkın yanı sıra, diğer bölgelerden gelen balıkçılar için de büyük ekonomik değere sahiptir.
Son yıllarda gölün eko-sisteminde meydana gelen değişimler balık stokunda çok ciddi miktarda azalmalara neden olmuştur. Bu azalmanın en büyük nedeni ise Büyük Menderes Nehrin in su rejiminin değiştirilmesi ve nehir ile Bafa Gölü arasına inşaa edilmiş taşkın setidir.
Ayrıca Göl etrafinda yaşayan çiftçiler, tarım alanlarını sulamak için gerekli suyun yanısıra küçük ve büyükbaş hayvanların su ihtiyacını da gölden karşılamaktaydırlar. Fakat son yıllarda göl seviyesinde meydana gelen iki metreye ulaşan azalma suyun tuzluluğunu artırmakta ve kullanım imkanını azaltmaktadır.







KÖYCEĞİZ GÖLÜ

Köyceğiz Gölü, Muğla'nın Köyceğiz ilçesinde bulunan bir göldür. 52 km²'lik tatlı su gölüdür. Derinliği 20-60 metre arasında değişir.
Her türlü tatlı su balığı bulunur. Ayrıca güneyinde nesli tükenmekte olan Nil Kaplumbağası bulunur. Göl içerisinde dört adet irili ufaklı ada mevcuttur. Etrafı dağlarla çevrili olup en yükseği Ölemez Dağı'dır. Sazlıklarla kaplı doğal bir kanalla göl Akdeniz'e bağlanır. Bu tür göllere yani denizle doğal bir kanal vasıtası ile birleşen göllere ayaklı göl adı verilir. Dünyada bu tür göllerin sayısı Köyceğiz Gölü'yle beraber sadece yedi tanedir. Yani dünyadaki doğa harikası yedi ayaklı gölden birisi de Köyceğiz Gölü'dür.
Köyceğiz Gölü Akdeniz Bölgesi'nin batı ucunda, ilçe hudutları içerisinde, suyu hafif tuzlu ve çevresindeki kaplıcalardan karışan kükürtlü bir göldür. Gölün, önü alüvyonlarla tıkanmış eski bir körfezdentürediği sanılmaktadır. Hemen her zaman sakin olan gölde, yılın 8 ayında su kayağı yapılması mümkündür.

Doğu, güney ve batı yöreleri bataklıklar ve yoğun sazlıklar ile kaplı. Kışın yağışlardan dolayı havzası 65 km2'ye kadar genişliyor. Doğal bir kanalla (Dalyan Boğazı) sularını Akdeniz'e boşaltan bu göl denizden yaklaşık 1 m yükseklikte. Göl Namnam çayı, Kargıcak çayı, Yuvarlak çayı, Asar, Yangı, Özsuyu pınarları ile birlikte birçok dere ve dip kaynakları ile besleniyor. Göl üzerinde Gedova, Köyceğiz Köyü, Gavur Bağı, Tütün ve Eşek Adası olmak üzere 5 adet ada bulunuyor. Kış aylarında çeşit çeşit kuşların barınma alanı olan Köyceğiz Gölü, aslında yüzyıllar önce meydana gelen bir çökme sonucu oluşmuş. Gölün altında bazı yapılar halen görülebiliyor. Ayrıca güney kısımlarında nesli tükenmekte olan Caretta Caretta Kaplumbağalarının yuvalama alanları yer alıyor. Köyceğiz Gölü, dünyada sadece 7 olan ayaklı göllerden biri. Ayaklı göl, denizle doğal bir kanal vasıtası ile birleşen göllere deniyor. Göl kenarında bulunan kordon boyundan tekneler her gün kaplıcalara, Kaunos'a, Dalyan'a ve İztuzu plajına yolcu taşıyor.







IŞIKLI GÖLÜ

Işıklı Gölü ya da Çivril GölüDenizli ve Afyonkarahisar illeri arasında, Çivril ovası üzerinde yer alan bir tatlısu gölüdür. Göl su kuşları için önemli bir yaşam, yumurtlama, kuluçka ve göç ortamı oluşturmaktadır. Bölgede kuluçkaya yatan arasında Küçük BalabanAlaca Balıkçıl, Küçük-Büyük Ak Balıkçıl, Erguvan Balıkçıl, ÇeltikçiBoz KazAngıt, Pasbaş Dalağan, Deniz Kartalı, SazDelicesiKızıl ŞahinUzunbacakGülen Sumru, Kır İncikuşu önemli örneklerdir. Kışın gölde gözlenen su kuşları arasında Küçük Karabatak, Büyük Ak Balıkçıl, Sakarca, Boz Kaz, Çamurcun, KılÖrdekKepçel, Batak Çulluğu örnek verilebilir. Ayrıca Deniz KartalıSakallı Akbaba, Gökçe Delice, Büyük Orman Kartalı, Şah Kartal, Bıyıklı Doğan, Ulu Doğan bölgede kışlayan yırtıcı kuşlardır. Gölün taşıdığı potansiyel nedeniyle Önemli Kuş Alanı (ÖKA) ilan edilmesi önerilmiştir. Günümüzde göl sulama, balıkçılık ve balık çiftlikleri amaçları ile değerlendirilmektedir. Göl, kerevit vebasının1984 sonbaharında Türkiye'de görüldüğü ilk yerdir.Taşıdığı potansiyel nedeni ile Denizli Milli Park Mühendisliği’nce “Su Kuşları Koruma Alanı” olarak tescili önerilmiştir. Göl su kuşları için önemli bir yaşam ortamı oluşturmaktadır. Bölgede kuluçkaya yatan türlerden; Küçük Baladan, Alaca Balıkçıl, Küçük-Büyük Ak Balıkçıl, Erguvan Balıkçıl, Çeltikçi, Boz Kaz, Angıt, Pasbaş Dalağan, Deniz Kartalı, Saz Delicesi, Kızıl şahin, Uzunbacak, Gülen Sumru, Kır ıncikuşu önemli örneklerdir. Kışın gölde gözlenen su kuşlarından; Küçük Karabatak,Büyük Ak Balıkçıl, Sakarca Kazı, Boz Kaz, Çamurcun, Kıl Ördek,  Kepçel, Batak Çulluğu örnek verilebilir. Ayrıca Deniz Kartalı, Sakallı Akbaba, Gökçe Delice, Büyük Orman Kartalı, şah Kartal, Bıyıklı Doğan, Ulu Doğan bölgede kışlayan yırtıcılardır.  







NAZİK GÖLÜ




Ahlat’ın 16 km. kuzeybatısında yer alan Nazik Gölü 44.5 km2.’lik bir yüzölçüme sahiptir. Gölün deniz seviyesinden yüksekliği 1816 m., Van Gölü’nden ise 170 m.’dir. Gölün suları tatlıdır. Göl, akarsu kaynakları, ilkbaharda eriyen kar suları ve yağmur suları ile beslenmektedir. Gölün en önemli özelliklerinden birisi kış mevsiminde üzerinden araç geçecek şekilde donmasıdır. Kışın, göl çevresindeki yerleşmeler arasındaki ulaşım donan göl üzerinden sağlanmaktadır. Gölün fazla suları güneydoğu ucundan Karmış çayına doğru akmaktadır. Bu akıntı üzerine yerleştirilen bir regülatörle fazla sular kontrole alınmış olup, Ahlat ovası ile yakın ilçenin Adabağ ve Sarıkum köyleri arazisinin sulamasında kullanılmaktadır. Göl üzerinde Dilburnu tarafında kıyıya yakın bir de ada bulunmaktadır. Göl sularının tatlı olması, besin bakımından zengin oluşu nedeniyle, gölde bol miktarda aynalı sazan balığı üretimi yapılmaktadır. Bu balık türünün dışında yöresel olarak gocut olarak adlandırılan bir balık türü de avlanmaktadır. Av kuşları bakımından çeşitlilik de dikkate alındığında Nazik Gölü av turizmi açısından önemli bir potansiyel teşkil etmektedir.
















SAPANCA GÖLÜ


Adapazarı ile Kocaeli arasında İstanbul'a yakın bir bölgede, adını Sapanca ilçesinden almış bir göldür. Kendi kendini besleme özelliğine sahip dünyadaki iki gölden biridir. Gölün etrafındaki irili ufaklı dereler de göle akmaktadır. Kızılkanat, yayın, tatlı su uskumrusuvesazan gölde bulunan başlıca balıklardır. Özellikle Sapanca sahil kesiminde çok sayıdaotel,pansiyon, restoran ve tatil siteleri gibi turizme yöneliktesislerbulunmaktadır.

Uzunluğu 16 km, en geniş yeri ise Sapanca ile karşı kıyı arası olup, 5,5 kmdir. Yüzölçümü 42 km2, en derin yeri ise Sapanca açıklarında 61 m'dir.Yağış alanı, 252 km2yi bulan Sapanca Gölü, kendi kaynaklarından ve güneyindeki dağlardan gelen derelerle beslenir. Gölde yılda ortalama 75 cm kadar bir seviye değişikliği görülür. Göl seviyesi sonbaharda en alçak, ilkbaharda en yüksektir. Senenin bol yağışlı zamanlarında Çark Deresi kapakları açılarak bir nevi su tahliyesi sağlanmakta ve gölün seviyesi bu şekilde dengede tutulmaktadır.






SALDA GÖLÜ

Salda Gölü, Burdur'un Yeşilova ilçesinde, ilçe merkezine 4 km. uzaklıkta, ormanla kaplı tepeler, kayalık araziler ve küçük alüvyal ovalarla çevrili hafif tuzlu tektonik bir göldür. Göller bölgesi içindedir. Yüzölçümü yaklaşık 44 kilometrekaredir. 184 metreye varan derinliği ile Türkiye'nin en derin göllerinden biridir.
Kış aylarında önemli sayılarda barındırdığı pasbaş, patka ve dik kuyruk ördek Salda Gölü'nün uluslararası öneme sahip sulak alanlar içerisinde yer almasını sağlamaktadır. Çevresi karaçam ormanlarıyla çevrili olup plajları vardır. Göle 1989 yılında Doğal Sit Alanı statüsü verilmiştir.
Suyunun temizliği ve turkuaz rengiyle oluşan güzel manzaranın yanı sıra, güneybatı ve güneydoğu kıyılarında yer alan küçük kumsallar alanın rekreaktif amaçlı kullanımına olanak sağlamaktadır.
Salda Gölü Burdur ilinin yaklaşık 60 km. batısında yer alır. Türkiye'nin en derin, en temiz, en berrak özelliklere sahip gölü olarak tanınıyor. Deniz seviyesinden yüksekliği 1140 m.'dir.
Göl suyunun terkibinde magnezyum, soda ve kil bulunması bazı cilt hastalıklarının tedavisinde yararlı sonuçlara sebep oluyor. Uzmanların yaptığı araştırmalara göre göl suyu sivilcelere iyi geliyor. Gölün arka kısmında kalan orman örtüsü keklik, tavşan, tilki, yaban domuzu, göl ise yaban ördeklerine ev sahipliği yapıyor.
Göl içindeki suların çekilmesiyle görülmeye başlayan yedi beyaz ada, gölün güzelliğine bir başka güzellik katıyor.
Gölün doğusunda Yeşilova ilçesi, güneybatısında Salda, kuzeybatısında Doğanbaba ve kuzeydoğusunda Kayadibi köyleri yer almaktadır.
Son 20 yıldır, göl seviyesinde 3-4 metreyi bulan bir çekilme olmuştur. Hâlen çekilme devam etmektedir.





BALIK GÖLÜ

Türkiye’nin en yüksek rakımlı göllerinden biridir. Çevresindeki dağlardan gelen küçük dereler, kıyısındaki pınarlar ve yeraltı sularıyla beslenen en derin yeri 37 m. olan bir lav seti gölüdür. Balık Gölünün Jeolojik ve Jeomorfolojik özellikleri kapsayan ofiyalitik ve tortul kayaçlarda bulunmaktadırSulak alanın özellikle güneydoğusunda küçük sazlıklar, yakın çevresinde de tarım alanları ve otlaklar bulunmaktadır.
Türkiye’nin önemli kuş alanlarından biridir. Gölün üzerindeki 0.15 hektar alana sahip bir adada kuluçkaya yatan Kadife Ördek popülasyonu ile önemli kuş alanı statüsü kazanmıştır. Bölgedeki asıl ünü yetiştirdiği kırmızı benekli alabalıktan kaynaklanır. Göl çevresinde yaşayan başlıca hayvan türleri şunlardır; Kartal, Şahin, Keklik, Yabani Tavşan, Tilki, Kurt, Yaban Ördeği, Martı, Bıldırcın ve Çulluktur.Balık Gölü sulak alanının koruma statüsü bulunmamakla birlikte yönetim planı da yoktur.Türkiye’nin en karasal ve sert iklimli bölümüne girer. Kışlar çok sert geçer. İlkbahar ve sonbahar kısa sürer. Az yağmur, daha çok kar yağar.
Balık gölünde yaşayan kızıl alabalığının tedavi amaçlı ve lezzeti dolayısıyla besin ihtiyacı olarak değerlidir. Gölün üzerindeki 0.15 hektar alana sahip bir adada kuluçkaya yatan Kadife Ördek popülasyonu ile önemli kuş alanı statüsü kazanmıştır. Türkiye’nin en yüksek rakımlı göllerinden birisi olması bakımından değerlidir.Balık Gölü Taşlıçay ilçesine 26 km, Doğubayazıt ilçesine 60 km. mesafede olup iki ilçe sınırları içerisinde kalmaktadır. Ağrı İline ise yaklaşık 60 km. mesafededir.






MARMARA GÖLÜ

Marmara GölüManisa'nın ilçesi Salihli'nin kuzeyindeki bir göldür. Ege bölgesinde yer alır. Gölün bulunduğu saha çukur olup, batı ve kuzeyi tepelerle çevrilidir. Doğu kısmı Gediz Ovasına, kuzeybatı kısmı Akhisar Ovasına açık olup, buralardan alüvyon setleriyle ayrılır. Bu durum, Marmara Gölüne set gölü karakterini verir. Gediz çöküntü havzası içinde bulunan gölün seviyesi, Gediz Ovasının seviyesinden daha alçaktır. Derinliği az olan gölün yüzölçümü 44,5 km²dir. Gediz Nehri ile Demrek Deresinden ve kuzeydeki Kum Çayından göle kanallar açılmıştır. Bu kanallar bilhassa ilkbahar sonlarında kabarık olan akarsuların sularını göle taşırlar. Göl kapalı bir çukurda olup, suları tuzludur.



ÇÖL GÖLÜ

Bâlâ ve Haymana ilçesinin sınırları içerisindedir. Ankara’nın 7 km. güneyindeki küçük bir kapalı havza içinde yer alan (çalıkdüzü) 1500 ha’lık tuzlu ve sığ bir göldür. Göl küçük derelerle beslenmektedir. Büyük cılıbıt alanda üremektedir. Sakarca, angıt ve çamuran’da dahil büyük sayıda su kuşu gölde kışı. geçirmektedir Flamingo, dikkuyruk ve uzunbacak genelde üreme sonrası dönemde gölde gözükür. Bölgede üreyen diğer kuşlar arasında yeşilbaş, uzunbacak, kılıçgaga, akçacılıbıt ve kızkuşu vardır





DURUSU GÖLÜ


Durusu (Terkos), İstanbul ilinin Avrupa yakasında bulunan bir göl ve köy.
İstanbul’un kuzey-batısında, kente yaklaşık 40–50 km. uzaklıkta olup, 40’ 19’’ kuzey ve 28’ 32’’ doğu koordinatları arasında bulunan, lagün kökenli, az tuzlu bir göldür. Gölün denizden yüksekliği +4,5 ile -1 metre arasındadır. Fındık Dere, Deli Yunus deresi ve çok sayıda kaynak suyu ile beslenen Durusu’nun, 39 km² su alanı vardır ve en derin yeri 11 metredir.
162 milyon m³/yıl su potansiyeli ile İstanbul çevresindeki tatlı su rezervlerinin %22’sine sahiptir. Şehir kullanım suyunun önemli bir bölümünü karşılamaktadır.Durusu yerkabuğunun şekillendiği dönemlerde Karadeniz’de bir koy iken günümüzde alçak bir kumsalla denizden ayrılmış, içinde yüzlerce canlının barındığı bir göle dönüşmüştür.
Köyün tarihi yaklaşık 1000 yıl öncesine kadar dayanır. Bugünkü köyün kuzey batı istikametinde göl kenarında kale içi olarak bilinen yarım ada üzerinde Cenevizliler tarafından bir korsan yatağı olarak kurulmuştur. O zamanlar deniz ve gölün irtibat halinde olduğu, daha sonraları doğal etkenler ile bir birinden ayrıldığı anlaşılmaktadır. Kaleiçi olarak bilinen yarım ada üzerinde bulunan kale kalıntılarında kale içinde Trikos adında bir manastırın bulunduğu ve köy ile gölün adının buradan geldiği anlaşılmaktadır.
19 yy. da İstanbul’a gelen bir Fransız elçisi şehrin susuzluğunu gözlemler ve Osmanlı Sarayından bir heyeti Fransa’ya davet eder. Fransızlar istenirse şehrin su probleminin çözümlenebileceğini belirtirler. Çizilen krokilerde Terkos gölünü su kaynağı olarak gösterirler. 1855 yılında şimdiki fabrika binasının temeli atılır ve 2 sene süresinde fabrika inşaatı bitirilerek İstanbul’a su sağlanır.



Dil Gölü, 





KARINA GÖLÜ

Dil Gölü, Dilek Yarımadası Milli Parkı sınırları içinde, Dilek Dağı'nın güneyinde kalan toplam 24 kilometrekarelik alana sahip bir göl. Büyük Menderes nehrinin denize ulaşma mücadelesi sırasında oluşturduğu kordonla denizi bölmesi sonucu meydana gelmiş lagün sınıfından bir göl olan Dil Gölü'nün eski ismi Karina. Türkiye'nin önemli kuş alanları içinde bulunan Büyük Menderes Deltası'nda yer alan Dil Gölü, bir kuş gölü olarak biliniyor. Tepeli pelikan, flamingo, cüce karabatak ve daha bir çok kuş türüne bu gölde rastlamak mümkün.
Dil Gölü'ne ulaşabilmek için İzmir - Selçuk - Milas karayolunu izlediğinizde Söke çıkışından 5 km. sonra sağdan Güllübahçe yolu ayrılıyor. Bu ayrımdan döndükten 7 km. sonra Güllübahçe'ye, buradan 7 km. sonra da Atburgazı'na geliniyor. Atburgazı'ndan 5 km. sonra Dil Gölü'nün kıyısına ulaşılıyor. Karina iskelesine gidebilmek için bu noktadan sağdan ayrılan Tuzburgazı yoluna dönmek ve hemen ilerideki ayrımdan Doğanbey Köyü yönüne devam etmek gerekiyor. Tuzburgazı - Doğanbey arası 4 km. Doğanbey taştan evleri ile eski bir Rum köyü. 1924'deki değişimden sonra buraya Türkler yerleştirilmiş.

  





YARIŞLI GÖLÜ

İlçenin doğusunda yer alan Yarışlı gölü yaklaşık 2000 dekarlık bir alanı kaplamaktadır. Çevreden inen sularla ve yağmur sularıyla beslenmektedir. 1993 yılından bu yana gölün sularında yağışların azalmasına paralel olarak sürekli azalma görülmektedir. Gölün suları sulamada kullanılmamaktadır. Ancak göçmen kuşların özellikle flamingoların bulunması ile ayrı güzellikte olan coğrafi Flamingo Cenneti Yarışlı  Gölü alanlarımızdan biridir. Sürekli su kaybeden ve kuruma tehlikesiyle  karşı karşıya kalan Flamingo Cenneti Yarışlı Gölü  koruma altına  alınmamıştır.
Yarışlı Gölü makrohidrofitleri(yüksek su bitkileri) 2003 Martve Şubat 2005 tarihleri arasında yapılan mevsimsel örneklemeler ile taksonomik açıdan çalışma kapsamında araştırılmıştır.Elde edilen flora örneklerinin incelenmesi sonucunda; Yarışlı Gölü’nde 19 familya saptanmıştır. Örneklerin değerlendirilmesi sonucunda; Magnoliopsida sınıfından 11 familyaya ait 15 tür, Liliopsidaa  sınıfından 7 familyaya ait 21 tür ve Tallophyta’lara ait 1 familyadan 1 tür olmak üzere 37 tür saptanmıştır.Belirlenen 15 takson Yarışlı Gölü’nden ilk defa bildirilmiştir.









HAÇLI GÖLÜ

Haçlı Gölü, Kazan gölü ya da Bulanık Gölü, Muş'un Bulanık ilçesinin güneyinde bulunan volkanik set gölüdür. Göl "Haçlı" ismini güneyindeki Haçlı köyünden; "Bulanık" ismini ise suyunun bulanık olmasından dolayı almıştır.Göl kuzeyindeki Kızkopan volkanının yükselmesi ile oluşmuştur. Yüzölçümü 10 kilometre kare kadardır. Gölde derinlik 7 metreyi aşmaz. Haçlı Gölü, güneybatıdan akan Şeyhtokum Deresi ile birkaç kaynaktan beslenir. Gölün su düzeyi bütün yıl boyunca hemen hemen aynı kalır. Kışın donan göl sathında yürünebilmektedir. Gölde alabalık ve aynalı sazan bulanmaktadır.
Bulanık sınırları içerisinde bulunan ve Haçlı Gölü olarakda bulunan durgun akarlı göl. Bilican dağının eteklerinde, volkanik harekelerin etkileşimiyle oluşan gölde, Sazan balığı yaygın olarak yetişmektedir.















SEYFE GÖLÜ


Kırşehir'in 35 kilometre doğusunda bulunan sığ Seyfe Gölü, 15 kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Denizden 1080 metre yükseklikte olan gölün bulunduğu Seyfe ovasının tamamı 152.200 hektardır. Bunun 1550 hektarı göl, 9700 hektarı geçici bataklık, geriye kalanı ise tarım alanıdır. Gölün derinliği, içeriye doğru 200 metre ilerledikçe 4-5 metreyi bulmaktadır. En derin yeri 10 -12 metre arasındadır.
Yazın suyu iyice azalan Seyfe Gölü'nün kış aylannda bol yağış nedeniyle kabardığı ve etrafının bataklığa dönüştüğü görülür. Kapalı havza olduğu için suyu, durdukça tuzlanır. Bu nedenle toprak çoraklaşır. Tuzlu suya sahip olması nedeniyle Tekel İşletmesi tarafından tuz işletmeleri açılmıştır.
Seyfe Gölü, dünyada nesilleri azalan flamingo kuşlarının konakladığı bir yerdir. 600 binden fazla çeşitli türden kuşların bulunduğu bu alan Milli Park alanı haline getiriliyor. Av mevsiminde avcılar tarafından vurulan bu kuşların nesillerinin azalmaması için önlemler alınıyor. 50 ayrı kuş türünün kuluçkaya yattığı, 182 kuş türünün barındığı "Kuş Cenneti" ne yaklaşık 25 kuş türü de göç sırasında uğramaktadır.
Mucur'a 20 kilometre olan tektonik göl niteliğindeki Seyfe Gölü nün batısında Seyfe ve Gümüşkümbet, doğusunda Kızıldağ ve Karaarkaç, kuzeyinde Malya Düç, güneyinde Yazıkınık ve Budak köyleri bulunmaktadır.
Aralık 2006'da Seyfe gölü kurumuştur.





AKYATAN GÖLÜ

Akyayan Gölü, Çukurova ovasının güneydoğusunda Ceyhan Irmağının denize döküldüğü yerin batısında yer alan bir göldür. İdari olarak Adana il sınırları içerisindedir. Bölgede herhangi bir koruma statüsü yoktur. Ceyhan nehrinin yatak değiştirmesi, deniz hareketleri ve Ceyhan nehrinin taşıdığı alüvyonların birikmesi ile bugünkü halini almıştır. Alüvyal baraj gölüdür.
Göl alanı ortalama 3100 hektardır. Denizden yüksekliği 2 metre, en derin yeri yaklaşık 3 metredir. Dar bir boğazla denizle ilişkili olmasına rağmen yakınından geçen Ceyhan nehrinden etkilendiği için suları çok az tuzludur. Özellikle taşkın dönemlerinde göle bol miktarda tatlı su karışmaktadır. Bu nedenle ekolojik olarak Akyatan lagününden daha farklı bir yapısı vardır. Saz, kamış, kındırandan oluşan hayli zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Akyatan lagününde olduğu gibi göl ile deniz arasında yüksek kumullar bulunmaktadır. Lagünde sazan, yılan balığı gibi tatlı su balıklarının yanı sıra kefal,levrek gibi deniz balıkları da avlanmaktadır. Ekolojik yönden bol gıdalı bir göldür. Akyatan lagününde olduğu gibi ılıman bir iklime sahip olması, besin maddeleri yönünden oldukça zengin oluğu su kuşlarının tercih sebebidir. Akyatan lagününden küçük olmasına rağmen, kuluçkaya yatan, kışlayan türler bakımından aynı zenginliği göstermektedir.
Kış aylarındaki kuş popülasyonu, 100.000’in üzerindedir.

 





HOZAPİN GÖLÜ

Hozapin Gölünün, Doğu Anadolu Bölgesi’nde göl. Kars ili sınırlarının içinde, ve Türkiye-SSGB sının üstünde, 1 794 m yükseltide yer almakta olan  sınır, kuzeybatı güneybatı doğrultusunda ortasından geçer Azap Gölü de denen Hozapin Gölünün (14 km2), doğal bir çukurlukta suların birikmesiyle oluşmuş tektonik bir göldür. Dışa akışı olmadığından sular sodyum karbonatlıdır. Çevresinde yaygın biçimde yanardağ kökenli kayalar yer almaktadır









ARIN GÖLÜ
ARİN ya da ARIN gölü, Doğu Anadolu'da, Van gölünün K.-B. kıyısında göl; Bitlis'e bağlı Adilcevaz ilçesinin Göldüzü bucağındadır. 13,4 km2. Denizden yüksekliği 1 650 m. Suyu sodalıdır.


Bitlis Siyasi Haritası resimleri





NEMRUT GÖLÜ

Nemrut Gölü, dünyanın ikinci, Türkiye'nin en büyük krater gölü olup, adını MÖ 2100'de yaşamış Babil Hükümdarı Nemrut'tan almıştır. Yüksekliği 2250 metre olan Nemrut Dağı'nın 4. Zamanda patlaması sonucu oluşmuştur. Dağın tepesinde biri sıcak, iki krater gölü var. Soğuk Göl 13 kilometrekare büyüklükte, derinliği 155 metredir. Sıcak göl (Ilı Göl)'ün suyu 60 santigrat dereceye varabilmektedir. Üç kilometrekare alana sahiptir ve en derin noktası 100 metre civarındadır. İki göl arasında su bağlantıları bulunmaktadır. Nemrut Krater Gölü, Bitlis'e 26, Güroymak ilçesine 10 kilometre, Tatvan ilçesine 15 kilometre uzaklıktadır.











BÜYÜKÇEKMECE GÖLÜ




Büyükçekmece Gölü, Marmara Bölgesi'nde, Çatalca yöresinin güney kesiminde deniz kulağı gölü. Göl, İstanbul'un içme suyu kaynağı olarak kullanılmaktadır. Göl, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yapılarla derinleştirilmiştir. Gölün deniz ayağına bir baraj yapılmıştır.
Çatalca yöresinden güneye doğru inen derenin (Karasu, Delice Çayı) aşağı çığırının yükselen deniz seviyesi altında kalmasıyla koy halinde oluşmuş, sonra önü, koyun orta kısmında çakıl, kum ve kil gibi maddelerin meydana getirdiği bir dil ile tıkanmıştır. Bu dil üzerinde gölü denize bağlayan bir kesinti bulunur ve bunun üzerinden çok gözlü tarihi bir köprü olan Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü geçer. Büyükçekmece Gölünün Marmara Deniziile birleştiği yerde Büyükçekmece Barajı yer alır. Baraj ile deniz arasında hafif tuzlu bir göl, su odacıkları ve sazlıklar bulunur. Gölde balık da tutulur. Gölde eskiden 30 tür balık varken bu sayı halihazırda 4'ü yabancı tür olmak üzere 15 tür balık kalmıştır. Göl adını köprü olmadığı zamanlarda üzerinde yer alan çekmece adı verilen elle çekilerek karşıya geçmek için kullanılan salların büyük olmasından alır





BOLLUK GÖLÜ

Bolluk Gölü, Konya ili Cihanbeyli ilçesinde yer alır. Yüzölçümü 1150 ha.dır. Bolluk Gölü, Tuz Gölünün batısında yer alan, suyu sodyum sülfat içeren tuzlu bir göldür.

- Gölde kaşıkçı, kılıç gaga, Akdeniz martısı ve gülen sumru kuluçkaya yatar.

- Bolluk Gölü, Tuz Gölünde üreyen flamingoların önemli bir beslenme alanıdır.

Koruma Statüsü

- Göl 1992 yılında Doğal Sit Alanı ilan edilmiştir.

Sulak Alanın Kullanım Durumu

- 1963 yılından bu yana Alkim Şirketi 200 ha.lık tuzladan sodyum sülfat ve sodyum klorür üretmektedir.

- Sulak alanın çevresinde yaygın olarak kuru hububat tarımı yapılmaktadır.

- Gölün kuzeyindeki mera alanı ile hububat hasatı sonrası tarım alanlarında hayvancılık yapılmaktadır.






AKDOĞAN GÖLÜ


  Varto ilçesinin kuzeybatısında Hamurpet dağlarının batısında yer alır Karaköyün ise kuzeyindedir. 2149 Rakımda ve 21 metre derinliğindedir. Yüzölçümü 1088 km2’dır. Gölün her tarafı dik kayalarla çevrilidir. Derinliği küçük göle nazaran daha az olduğundan yeşil renktedir. Kaynak ve kar suları ile beslenir. Kış aylarında donar, su seviyesi tüm yıl boyunca pek değişmez. Gölde bol miktarda aynalısazan balığı ile ördek, kaz, turna ve kunduz da bulunmaktadır. Gölün bulunduğu alan volkanik özellikler taşımaktadır. Fazla olan suyu yakınından geçen İskender çayına boşaltır.








ÇAVUŞÇU (ILGIN) GÖLÜ

Sultan Dağlarının doğusunda küçük tektonik bir çukura yerleşmiş göl. Yükseklikleri 1300-1400 metreye varan tepelerin arasındaki bu gölün ekseni kuzey-güney doğrultusunda uzanır. Uzunluğu 18 km, genişliği 2.5-3 kilometre, rakımı 1025 m, yüzölçümü 51 km2dir. Bu göle Çavuşçu Gölü de denir.

Batı kenarında, Sultan Dağlarından inen Ilgın Çayının göle kavuştuğu yerde meydana getirdiği delta çıkıntısı dikkati çeker; gölün bu kenarında bir de sıcak su kaynağı vardır.Göl sığ olup, bâzı seneler yaz aylarında sular iyice çekilmektedir.Gölün dışarıya akıntısı yoktur. Yalnız tabandaki arazi yapısı itibariyle su kaybettiği tahmin edilmektedir. Göl suyunun tatlı olması bu tahmini kuvvetlendirmektedir. Fazla yağışlı olan senelerde su seviyesi yükselmekte ve güneydeki kanal vasıtası ile boşaldığı da olmaktadır. Göl kıyısı sazlıktır. Bunlardan halk sepet yapımında, yakacak ve yapı işlerinde istifade etmektedir.







DÜDEN GÖLÜ

Düden Gölü, AnkaraAksaray yönünde ilerleyen E-5 Karayolunun Konya kavşağının güneyinde 39 05' K 33 09' D koordinatlarında 950 m rakım düzeyinde olup 800 ha alana sahip bir göldür. Kulu ilçe merkezinin 5 km doğusunda bulunur. Göl geniş alüvyonlu bir girinti ile ikiye ayrılır. Yer altı kaynakları ile beslenen güneydeki Küçük gölün suyu tatlıdır. Küçük Gölün kuzeyde bulunan Düden Gölü, batısındaki Kulu (Değirmenözü) deresi ile beslenmektedir. Suyu ise hafif tuzludur. Bu durum önemli bir habitat çeşitliliğinin görülmesini sağlar. Hem flamingokılıçgaga gibi tuzlu su kuşlarını, hem de tatlı su kuşlarını alanda görmek mümkündür. Gölden su çıkışı yoktur. Gölün çevresinde doğal bitki örtüsü azdır. Göldeki adaların çoğu ilkbahar aylarında otlarla kaplıdır. Göl, tarım yapılan tarlalar ve bozkırlarla çevrilidir. Kuzey kıyıları boyunca yer yer büyükbaş hayvan otlatılan ıslak çayırlar vardır





GALA GÖLÜ

Marmara Bölgesinde, Edirne ili, Enez ilçesi, Karpuzlu ve Koyun Tepe köyleri sınırları içerisinde yer almaktadır. Gala gölü'nün çevresi bataklıktır. Yüzölçümü yaklaşık 7,7 km² olan göl, Meriç ırmağı ile bağlantılıdır.

Meriç ırmağı'nın zaman zaman taşıdığı maddeler, gölün bağlantıyı sağlayan ayağını kapatmaktadır. Böyle durumlarda Gala gölü, çevre toprakları su altında bırakmakta ve Gala gölü ile Pamuklu göl birleşmektedir. Ortalama derinliği 70 santimetre'dir. Çok tuzlu olan suları kullanılmaz. Göl çevresi bütünüyle bataklıktır. Bu bataklıkların doğal bitki örtüsü sazlık ve kamışlıktır. Kışın bu bataklıklar ulaşım olanağı vermez. Yazın ise kuruyan yerlerden geçilebilir. Kışın Ocak ve Şubat aylarının soğuk günlerinde, yüzeyinde ince bir buz tabakası oluşan Gala gölü'nden temel yararlanma biçimi balıkçılıktır.

Gala Gölü'ne Enez ilçesinin hemen yanından 10 Keşan-Enez yolu ile ulaşılmakta olup, Enez ilçesine uzaklığı 5 km'dir.
Sulak saha, göl ve orman ekosistemlerini ve bu ekosistemlerde barınan çeşitli canlı türlerini ihtiva etmesi, 111 kuş türünün varlığı, nesli tehlikeye düşmüş veya nadir türleri, özellikle tepeli pelik, pelikan, çeltikçi ve küçük karabatak gibi nesli son derece azalmış türleri barındırması özelliklerini oluşturmaktadır.

Koruma, bilimsel araştırma ve tabiatın önemi konusundaki bilinci arttırmaya yönelik tesis ve düzenlemelerin getirilmesi esas amacı oluşturmaktadır.Giriş -kontrol kulübesi, otopark, koruma binası ve gözetleme yeri ve kule yapılması öngörülmektedir.

Kuş populasyonunun ve göl ekosisteminin ekolojik durumu(göl seviyesindeki değişmeler, tuzluluk oranı, derinlik, plankton ve fitoplakton,ısı gibi) araştırılacak ve izlenecek konulardır.






KARATAŞ GÖLÜ

Karataş Gölü Burdur|Burdur sınırlarında olmasına rağmen Antalya - Serik bölgesine daha yakın bir yerde bulunan küçük ve sığ bir tatlı su gölüdür. Gölde bol miktarda sazlık alan bulunmaktadır. Balık popülasyonu açısından bol miktarda yayın balığı bulunmaktadır.




MOGAN GÖLÜ

Mogan Gölü Ankara'nın 15 km güneyinde bulunan göl. Elmadağı kitlesinin güneybatısındaki etrafı faylı 30 km uzunluğundaki bir oluğun, kuzeybatısında bulunur. Alüvyon seddinin arkasında suların toplanması ile meydana gelmiştir. Mogan Gölünün uzunluğu 4 km, en geniş yeri 1250 m, yüzölçümü ise 2,5 km2dir. İlkbaharda suseviyesi beş metreye kadar yükselirse de genelde sığ ve az tuzlu bir göldür. Bu tuzluluk, buharlaşmanın fazlalığından meydana gelen bir özelliktir.
Göl kıyısında bazı kamu kuruluşlarına ait dinlenme tesisleri ve halka açık plajlar vardır.

 










YAPAY GÖLLER

ATATÜRK GÖLÜ
Atatürk Barajı, Adıyaman ve Şanlıurfa illeri arasında, Fırat Nehri üzerinde kurulu olup, enerji ve sulama amaçlıdır. GAP Projesi içinde, Karakaya Barajının 180 km mansabında, Şanlıurfa ilinin Bozova ilçesine 24 km uzaklıkta Fırat Nehri üzerinde kurulan barajdır.

İnşası ve Baraj Yapısı
1983 yılında inşaatı başlamış olan baraj 1992 yılında işletmeye açıldı. 8 türbine sahip barajın yüksekliği 169 metredir. Kaya dolgu tipinde bir barajdır. Gövde hacmi 84,5 milyon tür. Dış yüzeyi kaya içi kil ve topraktır. Baraj gölünün baskısı ile ilk inşaasındaki yüksekliği 10 metre kısalmıştır.
İnşaatına; 4 Kasım 1983 tarihinde başlandı. 1994 senesinde bitirilmesi planlanan baraj; sulama ve enerji elde etmek maksadıyla yapılmıştır. 84.4 milyon m3 kaya ve toprak dolgu ile dolgu hacmi bakımından bugüne kadar dünyada inşa edilen barajlar arasında beşinci sıradadır. Meydana gelen göl alanı 817 kilometrekaredir.
1 000 000 TL'nin arka yüzündeki Atatürk Barajı resmi
Temelden yüksekliği 169 metredir. Nehir seviyesinden yükseklik bakımından minimum su kotu 513, ideal su kotu 526, maksimum su kotu ise 524 metreye ulaşır. Barajda elektrik üretimi için derinliğin en az 133 metre olması gerekir. Baraj duvarının boyu 1644, eni ise 15 metredir.
KURULU GÜCÜ
2400 MW gücüyle yıllık 8,9 GWh elektrik enerjisi üretim kapasitesine sahiptir. İnşasından günümüze 144 milyar kilovat enerji üretmiştir. Bu değerin ekonomik karşılığı 15 milyar $'dır. Atatürk Barajı, Türkiye'deki hidroelektrik santrallerinde üretilen enerjinin yüzde 20'sini tek başına karşılayacak seviyededir.

Baraj Büyüklüğü
Atatürk Barajı, dolgu hacmi bakımından dünyanın en büyük 6. barajı durumundadır. Hidroelektrik Santralı da, dünyada halen yapımı sürenler arasında 3., inşa edilmiş olanlar arasında da 5. en büyük santraldır. Aynı zamanda Avrupa'nın ve Türkiye'nin en büyük barajıdır. İstanbul'un yıllık su ihtiyacını 5 günde sağlayabilecek seviyededir.

Sulama
Yıllık ortalama su akışı 26.654 milyar metreküptür. Toplam su depolama hacmi 48.7 milyar metreküptür. Her bir grupta; gücü 300 Megawatt olan 8 adet türbün jeneratör bulunmaktadır. 25 Temmuz 1992'de bu 8 üniteden ikisi hizmete açılmıştır. Halen inşaatı devam eden Şanlıurfa Tünelinin de tamamlanması ile, Şanlıurfa, Harran, Mardin, Ceylanpınar, Siverek-Hilvan ovaları ile berabersulanır hale gelecektir. Atatürk Barajı'ndan toplam 874 bin 200 hektar alanın sulanmasının planlanmaktadır. 207 bin hektarının sulamaya açıktır. Ülke ekonomisine bu haliyle katkısı topma 5.5 milyar $ olmuştur. Tüm alanın sulamaya açılması halinde, yıllık getirisi 2,5 milyar $ olacaktır.

                            Bölgedeki İşsizliğe Etkisi
Şu an 400.000 kişiye istihdam sağlamaktadır. Planlanan alan sulanmaya başladığında 1 milyon 750 bin kişiye istihdam sağlaması planlanmaktadır




 KEBAN GÖLÜ
Keban Barajı, Keban ilçesinde, Fırat Nehri üzerinde, 1965-1975 yılları arasında inşa edilmiş olan elektrik enerjisi üretimi amaçlı barajdır. Beton ağırlık ve kaya dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 16.679.000 , akarsu yatağından yüksekliği 210,00 m, normal su kotunda göl hacmi 31.000,00 hm³ normal su kotunda göl alanı 675,00 km²'dir.
Keban Baraj Gölü bu özellikleriyle Türkiye’nin Atatürk Barajı'nın gölünden sonra en büyük yapay gölüdür. Doğal göllerle bir arada sıralandığında Van Gölü, Tuz Gölü ve Atatürk Baraj Gölü'nün ardından 4. sırada yer almaktadır. Baraj gölünün Murat Nehri Vadisi boyunca uzunluğu 125 km’dir. Genişliği yer yer değişmektedir. Keban baraj gölünde elektrik üretiminin yanı sıra su avcılığı yapılmakta ve balık üretimi de gerçekleştirilmektedir. Gölün etrafında Elazığ ve çevre illerin halkının faydalandığı eğlence ve mesire yerleri mevcuttur. Üzerinden feribotla Elazığ'ın Ağın, Tunceli'nin Pertek ve Çemişgezek ilçelerine geçiş yapılabilen gölün, özellikle iskelelerinde ve Elazığ-Bingöl karayolu üzerindeki sahilinde çok sayıda balık lokantası hizmet vermektedir.
Enerji açısından Türkiye’nin ilk dev yatırımlarındandır. 1965 yılında yapımına başlanılmıştır. 1974 yılında ilk 4 büyük tribünü, 1981 yılında da diğer 4 türbini devreye girdi. Barajın toplam kurulu gücü 1330 Megawatt olup yıllık enerji üretimi 6 Milyar kWh dir. Kurulduğunda Türkiye’de üretilen elektriğin %20 sini tek başına karşılayan santral şu an tüketilen toplam elektriğin % 8’ini karşılamaktadır. Keban Barajı böylece 1950'lerde Hirfanlı Barajı ve Sarıyar Barajı'nda büyük baraj inşaatı tecrübesini kazanmış Türk mühendisliğinin ortaya koyduğu ilk dev baraj olup, gururu ve alnının akıdır.
Baraj mevkii Elazığ'ın 45 km kuzeybatısında, Malatya'nın 65 km kuzeydoğusunda olup, Karasu ve Murat nehrinin birleştiği yerden 10 km daha aşağıda nehrin aktığı en dar boğazlarından birindedir. Karasu ile Murat nehirlerinin birleşmeleri ile meydana gelen Fırat nehrinin bu birleşme noktasından itibaren ilk uygun baraj yeridir.
Fırat nehri yılın muhtelif zamanlarında çok farklı bir akım düzenine sahiptir. Ortalama geçen su miktarı 635 m³/sn.'dir. Kış aylarında ortalama debi 200 ile 300 m³/sn. arasında değişir. Nehrin bir yıl içinde geçirdiği suyun % 70'i kar erime mevsiminde yani Mart ile Haziran ayları arasında geçer.

    



KARAKAYA GÖLÜ
Karakaya Barajı, Diyarbakır ili Çüngüş ilçesi sınırları içinde, Fırat Nehri üzerinde, Güneydoğu Anadolu Projesi'nin bir parçası olarak elektrik enerjisi üretimi amacıyla 1976-1987 yılları arasında inşa edilmiştir. Barajın yapılmasıyla birlikte bir çok köy boşaltılmıştır. Karakaya barajı doğu anadolu bölgesinde yer alır
Diyarbakır'a 150 km uzaklıkta bulunan baraj adını yakınında bulunan Karakaya Köyünden almıştır.
Beton kemer gövde ağırlık tipi olan barajın gövde hacmi 2.000.000 m3, akarsu yatağından yüksekliği 173,00 m., normal su kotunda göl hacmi 9.580,00 hm3, normal su kotunda göl alanı 268,00 km2'dir. Baraj 1.800 MW güç ile yıllık 7.354 GWh'lik elektrik enerjisi üretmektedir.

Köprüler
Karakaya Baraj gölü üzerinde şu an faal olan iki köprü vardır. Kömürhan Köprüsü ve İsmet Paşa Demiryolu Köprüsüdür. Ayrıca bu köprülerin eski tarihte yapılanları ise barajda su tutulması ile su altında kalmıstır.


     



HİRFANLI GÖLÜ

Hirfanlı Barajı, Kırşehir (il)'inde, Kırşehir ile Şereflikoçhisar arasında, Kızılırmak üzerinde 1953-1959 yılları arasında inşa edilmiş kurulmuş olan, enerji üretimi ve taşkın kontrolü amaçlı bir barajdır. Kaya gövde dolgu tipi olan baraj 2.000.000 m³ gövde hacminde ve akarsu yatağından 78 metre yüksekliktedir. Normal su kotunda göl hacmi 5.980 hm³, normal su kotunda göl alanı 263,00 km²'dir. 128 MW güç kapasitesindeki HES (hidroelektrik santrali) yılda 400 GWh elektrik enerjisi üretimi sağlamaktadır.
Türkiye'nin sayılı büyük boyutlu barajlarından birisidir.


     




ALTINKAYA GÖLÜ
Altınkaya Barajı, Samsun'da, Kızılırmak üzerinde, enerji üretmek amacıyla 1980-1988 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.
Kaya gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 15.920.000 m³, akarsu yatağından yüksekliği 195,00 m., normal su kotunda göl hacmi 5.763,00 hm³, normal su kotunda göl alanı 118,31 km²'dir. Baraj 700 MW güç ile yıllık 1.632 GWh'lik enerji üretmektedi

     


SARIYAR GÖLÜ
Sarıyar Barajı (Hasan Polatkan Barajı) Nallıhan (ilçe)'nin sarıyar köyünde olup, Sakarya Nehri üzerinde 1951-1956 yılları arasında inşa edilmiş hidroelektrik enerji üretimi amaçlı bir barajdır. Beton ağırlık tipi olan barajın gövde hacmi 568.000 m³, akarsu yatağından yüksekliği 90 m'dir. Normal su kotunda göl hacmi 1.900 hm³, normal su kotunda göl 83,83 km²'dir. 4 alternetör ile çalışan santral 160 MW gücündeki hidro-elektrik santralinden ise yılda 378 GWh saat elektrik enerjisi elde edilir. Türkiye'nin ilk büyük HES (hidroelektrik santralı) barajıdır. Türkiye'deki tek santral atölyesi'ne sahiptir. Türkiye baraj gölü sıralamasında 6'cı sırayı yer almaktadır.


    




SEYHAN GÖLÜ

Seyhan Barajı, eski Adana'nın 15 km yukarısında 850.000 dönüm araziyi ve Adana'yı Seyhan Nehri'nin sebep olabileceği su baskınından kurtarmak amacı ile yapılan toprak dolgu tipi barajdır.
8 Nisan 1956'da hizmete açılmıştır. 974 günde tamamlanmıştır. Maliyeti 25 milyon dolardır. Barajın gövde hacmi 7.500.000 , akarsu yatağından yüksekliği 53,20 m, normal su kotunda göl hacmi 1200,00 hm³, normal su kotunda göl alanı 67,82 km²'dir. Baraj sayesinde 174.000 hektar arazi sulanabilmektedir. 18'er MW'lık üç üniteye sahiptir (Bir tanesi yedektir.)
Hidroelektrik santral, 54 MW güç ile, yılda toplam 350 GWh elektrik enerjisi üretir.
2006 yılından beri Türkiye Offshore Şampiyonası'nın ikinci ayağına ev sahipliği yapmaya başlamıştır. Ayrıca 2011 yılının Mayıs ayında (25-26 Mayıs) Seyhan Barajı, UIM Dünya Offshore 225 Şampiyonası'nın 5. ve 6. yarışlarına ev sahipliği yapmıştır.


    



KILIÇKAYA GÖLÜ


Kılıçkaya Barajı, Kelkit Nehri üzerinde enerji üretmek amacıyla 1980-1990 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır. Göl alanı 64 km2 olan barajın, 33 km2'si Sivas'ın Suşehri ilçesi sınırlarında, 31 km2'si Giresun'un Şebinkarahisar ilçesi sınırlarında yer alır.
Toprak gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 7.000.000 m3, akarsu yatağından yüksekliği 134,00 m., normal su kotunda göl hacmi 1400,39 hm3, normal su kotunda göl alanı 64 km2'dir. Baraj 124 MW güç ile senede 332 GWh'lık enerji üretmektedir.


   
 



ASLANTAŞ GÖLÜ

Aslantaş Barajı Osmaniye'de, Ceyhan Nehri üzerinde, sulama, taşkın kontrolü ve elektrik enerjisi üretimi amacı ile 1975-1984 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.
Toprak gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 8.493.000 , akarsu yatağından yüksekliği 95,00 m, normal su kotunda göl hacmi 1150,00 hm³ normal su kotunda göl alanı 49,00 km²'dir. Baraj 149.849 hektar gibi çok geniş bir alana sulama hizmeti vermekte, ayrıca 138 MW güç kapasitesindeki HES (hidroelektrik santral) yılda 569 GWh elektrik enerjisi üretimi sağlamaktadır.



    



DEMİRKÖPRÜ GÖLÜ

Demirköprü Barajı, Manisa'da, Gediz Nehri üzerinde, sulama, taşkın kontrolü ve enerji üretimi amacıyla 1954 - 1960 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır. Toprak gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 4.300.000 , akarsu yatağından yüksekliği 74,00 m'dir. Normal su kotunda göl hacmi 1.320,00 hm³, normal su kotunda göl alanı 47,66 km²'dir. 69 MW güç kapasitesindeki HES (hidroelektrik santral) yılda 193 GWh elektrik enerjisi üretimi sağlamakta, baraj 99.220 hektarlık bir alana sulama hizmeti vermektedir.


      
  
KARACAÖREN GÖLÜ
Karacaören Barajı, Isparta ve Burdur'da Aksu Çayı üzerinde, sulama, taşkın kontrolü ve elektrik enerjisi üretimi amacıyla 1977-1990 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.
Toprak gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 4.000.000 m3, akarsu yatağından yüksekliği 93,00 m, normal su kotunda göl hacmi 1.234,00 hm3, normal su kotunda göl alanı 45,50 km2'dir. Baraj 9.537 hektarlık bir alana sulama hizmeti vermekte, 32 MW güç kapasiteli HES (hidroelektrik santral) yılda 142 GWh elektrik enerjisi üretimi sağlamaktadır.


     

BÜYÜKÇEKMECE GÖLÜ
Büyükçekmece Gölü, Marmara Bölgesi'nde, Çatalca yöresinin güney kesiminde deniz kulağı gölü. Göl, İstanbul'un içme suyu kaynağı olarak kullanılmaktadır. Göl, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yapılarla derinleştirilmiştir. Gölün deniz ayağına bir baraj yapılmıştır.
Çatalca yöresinden güneye doğru inen derenin (Karasu, Delice Çayı) aşağı çığırının yükselen deniz seviyesi altında kalmasıyla koy halinde oluşmuş, sonra önü, koyun orta kısmında çakıl, kum ve kil gibi maddelerin meydana getirdiği bir dil ile tıkanmıştır. Bu dil üzerinde gölü denize bağlayan bir kesinti bulunur ve bunun üzerinden çok gözlü tarihi bir köprü olan Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü geçer. Büyükçekmece Gölünün Marmara Denizi ile birleştiği yerde Büyükçekmece Barajı yer alır. Baraj ile deniz arasında hafif tuzlu bir göl, su odacıkları ve sazlıklar bulunur. Gölde balık da tutulur. Gölde eskiden 30 tür balık varken bu sayı halihazırda 4'ü yabancı tür olmak üzere 15 tür balık kalmıştır. Göl adını köprü olmadığı zamanlarda üzerinde yer alan çekmece adı verilen elle çekilerek karşıya geçmek için kullanılan salların büyük olmasından alır




      



MENZELET GÖLÜ

Menzelet Barajı, Kahramanmaraş'da, Ceyhan Nehri üzerinde, sulama ve enerji amacıyla 1980-1989 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.
Kaya gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 8.700.000 , akarsu yatağından yüksekliği 151,00 m, normal su kotunda göl hacmi 1950,00 hm³, normal su kotunda göl alanı 42,00 km²'dir. Baraj 177.959 hektarlık bir alana sulama hizmeti verirken 248 MW güç ile de yıllık 515 GWh'lik elektrik enerjisi üretmektedir.


   



ARPAÇAY GÖLÜ
Arpaçay Barajı Kars'ta, Arpaçay üzerinde, sulama ve taşkın önleme amacı ile 1975-1983 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.
Beton ağırlık tipi olan barajın gövde hacmi 180.000 , akarsu yatağından yüksekliği 59 metre, normal su kotunda göl hacmi 525 hm³, normal su kotunda göl alanı 41,80 km²'dir. Baraj 40.420 hektarlık bir alana sulama hizmeti vermektedir.



     



KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ

Küçükçekmece Gölü, Marmara Bölgesi'nde, İstanbul'da Küçükçekmece ile Avcılar ilçeleri arasında yer alan göl.
İstanbul'un 15 km Batısında, deniz seviyesinde yer alır. Denizden, kıyı boyunca taşınan kum ve çakılların meydana getirdiği sığ bir dil ile ayrılır. Ancak bu dil, doğu ucunda gölün ayağı olan dere ile kesintiye uğrar. Bu dere gölün fazla suyunu Marmara Denizi'ne boşaltır. Denizin kabardığı zamanlarda da deniz suyunu göle akıtır. Bu sebeple gölün suyu az çok tuzludur. Göle kuzeyden Nakkaş Deresi, Sazlıdere ve Ekşinoz suları karışır. Göl, bu derelerin birleşik aşağı çığırlarının deniz tarafından kaplanmasıyla meydana gelen bir halicin önünün tıkanması sonucu lagün halini almıştır. Göl adını köprü olmadığı zamanlarda üzerinde yer alan çekmece adı verilen elle çekilerek karşıya geçmek için kullanılan salların küçük olmasından alır.
İstanbul'un banliyö semtleri, gölün doğu kenarına kadar gelir. (Küçükçekmece, Soğuksu, Menekşe, Halkalı). Göl ağzının doğusunda (Florya) ve dil üzerinde plaj kuruluşları vardır.
2008 yılında Kocaeli Üniversitesi ve Bristol Üniversitelerinin ortak çalışmaları ile çok yeni ve önemli arkeolojik buluntular keşfedilmiştir. MS 557’deki büyük depremde yok olduğu sanılan Bathonea kentine ait olduğu düşünülen bazı kalıntılar bulunmuştur. Çalışmalar sırasında bulunan kent kalıntıları, arkeologlara buranın yazılı kaynaklarda geçen ancak yeri şimdiye kadar tespit edilemeyen “Bathonea” kenti olduğunu düşündürdü. Bölgede bulunan evlerin birçoğunun kendisine ait iskelesi olması ve çok sayıda antik çapanın bulunması da dönemi anlatan tarihçi Procopius’u doğruluyor.
Araştırmaların en heyecan verici noktası ise gölün Kuzeybatı’sında Firuzköy Mahallesi, Avcılar kıyısındaki yarımadada deniz tabanındaki fener kalıntılarıydı. Fenerle ilgili ilk bulgu, göl içindeki sığlığın üstünde kalan iki taş bloktu. Blokların çevresinde yoğunlaşan sualtı arkeologları, duvar formları, mermer döşeme parçaları, seramik kalıntılar ve çok miktarda kiremit-tuğla parçaları buldular. Kalıntılar üzerine yapılan çizim çalışmaları iki farklı yapının temellerini ortaya çıkardı. Denize uzanan rıhtımın açığındaki fenerden alınan kalıntılar, Bothonea’nın önemli bir liman kenti olduğunu da gözler önüne serdi. İlk fener kalıntıların, bugünkü İstanbul’un yerinde Helenistik dönemde Milattan Önce 7. yüzyılda kurulan Byzantion’la aynı döneme ait olduğu sanılıyor. Büyük blok taşlardan alınan harç malzemesi, 5. yüzyılda II. Teodosios tarafından yapıldığı sanılan Bizans’ın dış surlarının harcıyla karşılaştırıldığın büyük benzerlikler bulundu.